PHILIPPOPOLIS ANTİK STADYUM, FİLİBE, BULGARİSTAN

Bulgaristan’ın Sofya kentinden yurda dönerken, 10 Mayıs 2024 tarihinde Filibe kentine uğradım ve iki tam gün kaldım. Gördüm ki iki tam gün yeterli değil, Filibe’yi gezmek için. Görmediğim yerleri de görebilmek için tekrar gitmeyi ve daha uzun kalmayı düşünüyorum.

Filibe, Meriç ırmağının iki yakasında yer alıyor. Yedi tepeli bu şehir, Makedon kralı ve Büyük İskender’in (Aleksander) babası II. Filip tarafından kurulmuş. Evliya Çelebi, Filibe’yi ” Yedi yamru yumru tepe üzerine kurulmuş Felipe şehri” olarak tarif ediyor. Bu gün bu tepelerin adları; Sahat (Saat) tepe, Bunardzhik (Pınarcık) tepe, Taksim tepe, Nebet (Nöbet) tepe, Dzhendem (Cin ya da Gençlik) tepe, Dzhambaz (Cambaz) tepe ve kentin yollarının yapılmasında kullanılmış olan, bu gün bulunmayan, Markova tepesi.

Filibe kentinin bulunduğu bölgeye; Traklar, Makedonlar, Yunanlılar, Romalılar, Bizans Doğu Roma), Slavlar ve Osmanlı egemen olmuşlar. Traklar M.Ö. 1200 yıllarında Nebet tepeye yerleşmişler. Filibe, bugün, Bulgaristan’ın Sofya’dan sonraki ikinci büyük kenti. Osmanlı döneminde Karaman’dan getirilen Türkler yerleştirilmiş. Osmanlıdan kalan birçok bina ve eserin yanı sıra Romalılardan kalan eserler de bulunuyor. Bunlardan biri de Philippopolis Antik Stadyumu.

Philippopolis antik stadyum, Filibe kentinin merkezinde, Sahat tepe ile Taksim tepe arasında inşa edilmiş. Yayalaştırılmış Knyaz Aleksander I. caddesi üzerinde Sultan Murad (Cuma-Dzhumaya) camiinin yanı başında bulunuyor.

Aslında, kazılan ve ziyarete açılan bölümü burada. Stadyumun büyük bölümü, Knyaz Aleksander I. caddesinin altında ve ortalarına kadar devam ediyor. Ben yürümeye bu caddenin başında bulunan Roma Forum kalıntılarından başladım. Merkez Postanenin yanından devam ettim. Yolun sonu, Roma stadyumunun ziyarete açılan bölümüne çıkıyor.

Filibe’deki bu Roma stadyumu, M.S. 2. yüzyılda, Yunanistan’daki Delphi stadyumu örnek alınarak 30.000 seyirci alacak şekilde yapılmış. Stadyumda gladyatör döğüşlerinin yanı sıra spor karşılaşmaları da yapılmış. Kazı sırasında bulunan para ve kitabelerdeki metinlerden, Apollon adına dört yılda bir Pythian oyunları yapılıyormuş. Apollon, Delphi yakınlarında kılık değiştiren (metamorfoz) ve insanlık için bir tehdit olan yılanı, yani Python’u öldürmesi öyküsü ile ilişkili, Pythian oyunları. Pythian ise, Apollo tapınaklarında kahin olan rahibenin adıymış. Oyunlara gelince, atletizm olmakla birlikte, yarışmanın temeli sanat yarışmalarıymış. Oyunların her dalına, kadınlar da katılabiliyormuş. Güreş, pankreas güreşi, boks, atlı yarışmalar, zırhlı yarışmalar, koşular ve atletizm yarışmaların konuları. Apollon, aynı zamanda sanat ve müzik tanrısıdır. Bu nedenle, adına lir eşliğinde ve çift kamışlı üfleme saz (aulos) eşliğinde şarkı yarışmaları, şiir yarışmaları, resim yarışmaları, bireysel rol ve drama eserlerinin olduğu yarışmalar bir jüri tarafından değerlendiriliyormuş. Kazananlara da Apollon’un defneden yapılmış kutsal tacı veriliyormuş. Roma imparatoru Caracalla’nın M.S. 214 yılındaki ziyareti sırasındaki oyunlara Aleksandria-Pythia oyunları adı verilmiş. İmparator Elagabalus’un M.S. 218 yılındaki ziyaretinden sonra Kendrisian oyunları olarak anılmaya başlamış.

Stadyumun kazılan bölümü, kuzey girişi olup, 13 oturma sırası açığa çıkarılmış. Knyaz Aleksander I. caddesinin altına doğru bir tünel gibi kazılan kısa bir bölüm, oyunların yapıldığı arenanın bir parçası. Bu bölümün üzerine çelik konstrüksiyonla bir cafe yerleştirmişler. Cafe’de oturup, antik alanı seyretmek güzel de, ama tarihe saygısızlık yapılmış. Antik dönem yapısıyla hiç de uyumlu değil, bu modern yapı. Ancak, Filibe içinde çeşitli dönemlere ait tarihi eserlerin ortaya çıkarılma çabaları da takdire değer.

Türkiye’de de bazı Roma kentlerindeki stadyumlar da açığa çıkarılmış ve ziyarete açılmış. Perge, Kibyra , Afrodisyas, Menderes Magnesia’sı antik kentleri bunlara örnektir.

Bir yazımın daha sonuna geldim. Bir başka yazımda buluşmak üzere esen kalın, sevgili dostlar.

GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/YL8TAGW5avhysMcg8

2 comments

Yorum bırakın