Ankara Üniversitesi Gezginleri olarak 3 Mayıs 2022 tarihinde, Beyşehir’in Eşrefoğulları döneminde yapılmış camisini gezdik. Ahşap direkli camiler (Sivrihisar Ulu camii, Kastamonu Mahmut Bey camii, Merzifon Çelebi Sultan Mehmet camii v.s.) arasında en büyük olanı. Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey tarafından; cami, türbe, kervansaray ve hamamdan oluşan bir külliye olarak yaptırılmış.

Kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı. Anıtsal bir portalden camiye giriliyor. Alında, mukarnaslı (geometrik süslemeli) bir kavsaraya (iç bükey) sahip. Sağlı sollu, üstleri çiçek ve dal motifleri ile süslenmiş sütuncelerden sonra, yine sağlı sollu mihrabiye nişler bulunuyor. Kavsaranın üstündeki kuşatma kemerinin altına iki, üstüne iki olmak üzere toplam dört adet rozet (kabara) yerleştirilmiş. Ahşap kapı üzerinde bulunan kemerin kilit taşı, bir damla ile süslenmiş.





Caminin çatısını, altı sıra halinde sedirden yapılmış 46 direk taşıyor. Ahşap direkler taş bir pabuç üzerine oturtulmuş. Tavanı tutan başlıkları ise, korinth stiline benzer şekilde yontulmuş. Yerlerine konulmadan önce suya yatırılan ağaç direkler kuruyup çatlamasın diye, caminin çatısının ortasına bırakılan açıklıktan yağan yağmur ve kar suları, aşağıda taştan örülerek oluşturulan havuzda (kuyu) biriktirilerek, cami içinin nemli kalması sağlanmış. Ancak zamanımızda, bu açıklık camla kapatılmış, havuzun da kenarları ahşap korkulukla çevrilmiş.




Altı sıra ahşap direk, caminin iç mekânını yedi mahfele bölüyor. Birbirinin üzerine bindirilmiş kalasların oluşturduğu ahşap tavan, kök boya kullanılarak, kalem işçiliğiyle süslenmiş.


Duvarların tavana yakın bölümünde bir sıra kemerli pencereler, iç mekânın aydınlatılmasına yardımcı oluyor. Son cemaat bölümünden cami içine, bir kemerli kapıdan geçilerek giriliyor. Turkuaz renkli mozaiklerin oluşturduğu geometrik şekillerin ve çiçek desenlerin süslediği, görkemli bir kapı.


Bu kapı, tam karşısında, güney duvarında bulunan mihrapla simetrik durumda. Mihrap, 6 m. yüksekliğinde olup turkuaz çini mozaiklerle süslenmiş. Taç kapıda olduğu gibi, mukarnaslı bir kavsaraya sahip.

Mihrabın bulunduğu yerde, iki kolon ve güney duvarı üzerinde yükselen kemerler üzerine oturtulmuş ve pişmiş, yassı kırmızı tuğlalardan oluşturulmuş, göbekli bir kubbe bulunuyor. Kubbenin iç kısmı, küçük turkuaz çini mozaikler kullanılarak, birbirine girift geometrik desenlerle süslenmiş.


Minberi, ahşap ve çivi kullanılmadan, kündekâri tekniği ile yapılmış.




Tek şerefeli minaresi; yassı, pişmiş kırmızı tuğlalardan örülmüş ve taç kapıya bitişik bulunuyor.


Yukarıda, külliye olarak yapıldığından bahsetmiştim. Bu külliyeyi yaptıran Emir Seyfettin Süleyman Bey’in türbesi. caminin kuzeydoğu köşesine bitişik bulunuyor. Caminin batı tarafında Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman tarafından yaptırılan ve İsmail Ağa tarafından yenilenen İsmail Ağa medresesi ya da Taş medrese, kuzeybatısında Eşrefoğlu bedesteni ve bedestenin arkasında da Eşrefoğlu hamamı yer alıyor.







Anadolu’da Beylikler döneminin mirası olan, sanat ve işçiliğin en güzel örneklerini sergileyen Eşrefoğlu camisi, görülecek yerler listesine alınmalı.
Bir başka yazımda buluşmak üzere esen kalın dostlarım.
GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/vhq9ti2Li7wPaAVC9
DanyalımHarika saol Emeklerine sağlık Galaxy cihazımdan gönderildi
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkürler, Aytaç’ım. Sağolasın.
BeğenBeğen
Çok güzel, teşekkürler.
İlk fırsatta yolumuzu düşüreceğiz.
Kamil-Işık Aksoy
BeğenLiked by 1 kişi
Selamlar
BeğenBeğen
Rica ederim. Selam ve sevgiler.
BeğenBeğen
Çok güzel bir yazı ✍️ olmuş. Elinize emeğinize sağlık. Lütfen çalışmalarınıza devam edin.
BeğenBeğen
Çok teşekkürler, Deniz Bey.
BeğenBeğen