Nasıl ki
kalkar, doğup büyüdüğün şehre
gidersin bir gece
ve bakarsın
temelinden yıkılıp
yeniden kurulmuşsa şehir
ve yakalamaya çalışırsın geçen yılları
onları yeniden bulmanın umudu içinde.
Urla, marina yakınlarında, İskele caddesinde dolaşırken karşılaştım, yukarıdaki dizelerin sahibi Yorgo Seferis adlı şairin adına, bir otelin tabelasında.

Yorgo Seferis, Urla’da (Vourla, Scala) 19 Şubat 1900 tarihinde dünyaya gelmiş. Ailesi Naksos adasından İzmir’e göç etmişler. Annesi Despo ve babası hukukçu Stelios Seferiadis, kız kardeşi İonna ve erkek kardeşi Angelos. Kışları İzmir, Bornova yakınlarındaki evlerinde otururlarken, yazları dayısının rıhtıma yakın İskele caddesindeki evlerinde geçiriyorlarmış. Rıhtım ve kayıklar Yorgo ve kardeşlerinin oyun alanı olmuş. Okula, İzmir’de başlamış. Birinci Dünya savaşı nedeniyle 1914 yılında, 14 yaşında iken ortaokul ve lise eğitimi için Atina’ya gönderilmiş. 1918 yılında ailesi Paris’e taşınınca, Paris Üniversitesinde Hukuk okumuş ve edebiyata ilgi duymaya başlamış. 1925 yılında, Yunanistan Krallığı Dışişleri Bakanlığında göreve başlamış. İngiltere ve Arnavutluk’ta diplomatik görevlerde bulunmuş. İkinci Dünya savaşı boyunca sürgünde bulunan Özgür Yunan Hükümetine eşlik eden Yorgo Seferis, 1944 yılında Atina’nın Alman işgalinden kurtarılmasından sonra Atina’ya dönmüş ve Dışişlerindeki görevine devam etmiş. 1948-1950 yılları arasında Yunanistan’ın Ankara Büyükelçiliğinde müsteşar; Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak’taki görevlerinden sonra, 1957-1961 yılları arasında İngiltere’de Yunan Büyükelçisi olarak görev yapmış. 1963 yılında, Nobel Edebiyat ödülüne layık görülmüş. Yunanistan’da Albaylar cuntasına karşı direnmiş ve kahramanlaşmış. 1971 yılında, Atina’da vefat etmiş.
Yorgo Seferis, Helen ve Anadolu kültürü ile harmanlanmış bir kişilik. Ege’nin iki yakasını bir ülke olarak düşünen Seferis’i, 14 yaşındaki Atina’ya yaşadığı göç çok etkilemiş. Doğduğu ve büyüdüğü topraklara özlem duymaya başlamış. Bu özlem, içindeki yazma isteğini de ateşlemiş ve şair yönünü ortaya çıkarmış. İngiltere’deki bir söyleşide, şiirlerine ilham olan yerin çocukluğunun geçtiği İzmir ve çevresi olduğunu söylemiş. Sembolistlerden etkilenmiş. Odysseus’un hikâyesini kaynak olarak kullanmış. Helenizmi, humanist felsefe biçiminde yorumlamış. Nobel ödülü kabulünde yaptığı konuşmada ”Oidipus, Thebes’e giderken yolda Sfenks’le karşılaştığında, bilmecesine, verdiği cevap şuydu, İnsan. Bu basit kelime canavarı yok etti. Oidipus’un cevabını düşünelim”. Doğduğu ve büyüdüğü topraklara döndüğünde İzmir’deki evin yerinde başka bir evin olduğunu ve Urla’daki evin harabe halini görünce, yukarıdaki dizeleri yazmış. 1931 yılında ilk yazdığı şiirler, koro parçaları (Dönüm Noktası). 1935’de E Sterna (Sarnıç). Odysseia’dan modern dile çevirdiği 24 şiirden oluşan Mythistorema. Tetradio Gymnasmaiom (Alıştırmalar) (1940). 1940-1944 arası Emerologio Katastromotos A-B-C (Jurnal 1-2-3). İliada’nın II-560 bölümünde bahsedilen Argos yakınlarındaki Asini kenti kralı için yazdığı şiir, eleştirmenlerce en iyi şiiri kabul ediliyor.
Güneşli yanda upuzun geniş bir deniz kıyısı
ve yüksek duvarlarda onun elmaslarını sınırlayan ışık,
Tek canlı yok, gitmiş bütün güvercinleri
ve iki yıldır aradığımız, kimsenin bilmediği,
herkesin, dahası Homeros’un bile unuttuğu,
İlyada’da tek bir, o da belirsiz bir sözcükle anılan Asini kralı
Üç Kırmızı Güvercin de, bir diğer şiir kitabı.
Bir güvercin gibi ak
o gizli kıyıda
susadık öğle üzeri:
ama tuzluydu sular.
Sarı kumların üstüne
adını yazdık onun,
ama bir rüzgâr esti denizden
ve silindi yazılar.
Nasıl bir ruh, bir yürek,
nasıl bir istek ve tutkuyla
yaşadık: yanılmışız!
Değiştirdik öyle yaşamayı
Yazları Urla’da kaldığı ev, bugün üç bölümden oluşan taş yapılı 14 odalı bir butik otel. Karşısındaki tek katlı olan bina pizzacı. Önceleri bu bölüm, Muzaffer bey tarafından sergi ve düğün salonu olarak kullanılıyormuş. Otelin önünde, İskele caddesinden limana (marina) inen 50 m. lik sokağa da Seferis’in adı verilmiş.






Ankara’lı fotoğrafçı Muzaffer Sümer, evi restore ederek otel haline getirmiş. Oteli, şimdi rahmetli Muzaffer beyin kızı ve damadı işletiyor. Otelde bir köşe, Yorgo Seferis için ayrılmış. Bu köşede, Yorgo Seferis’in yaşamı fotoğraf ve gazete haber kupürleriyle sergileniyor.




Oteldeki eşyalar Seferis ailesine ait değil. Sonradan toplanan ve dekore edilen eşyalar. Son olarak, Seferis’in çocukluğunun geçtiği bu ev için yazıldığı söylenen ”Deniz Kıyısındaki Ev” adlı şiiri, aşağıdaki videoda.
Bir Yunanlı olmakla birlikte Anadolu’nun değerleri ile pişen bir şair vatandaşımız. Anısı bugün sadece bir otel ile birlikte anılıyor. Bizleri, biz yapan bu gibi değerlerimizin ortaya çıkarılarak kamu oyuna mal edilmesi gerek.
Bir başka yazıda buluşmak üzere esen kalın, dostlar.
GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/PJYsyxF6tMNrfisSA
Teşekkürler Danyal Bay.
BeğenLiked by 1 kişi
Rica ederim, Hasan Bey. Selamlar.
BeğenBeğen
Danyalım emeklerine sağlıkBir güzel insanı daha tanıttın saol Galaxy cihazımdan gönderildi
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim, Sevgili Aytaç.
BeğenBeğen
Danyalcığım bu toprakların ortak değerlerinden biri olan Yorgo Seferis’i konu alan yazın ve görsellerin için teşekkür ederim.
BeğenLiked by 1 kişi
Rica ederim, Hasan’cığım. Selam ve sevgiler.
BeğenBeğen
Çok güzel bir yazı… Verdiğiniz her bilgi hem hüzün dolu hem de düşündürücü…Kentlerimiz,kasabalarımız, köylerimiz hızla değişiyor.Fakat değişim estetik ve koruma bilinci olmaksızın gerçekleşince hayal kırıklığı yaşatıyor.Her paylaşımınız için teşekkürler…
BeğenLiked by 1 kişi
Güzel yorumunuz için teşekkürler, Mualla Hanım. Selam ve sevgiler.
BeğenBeğen