KOZAK YAYLASI, BERGAMA

Kozak yaylası Bergama ile Ayvalık arasında Madra dağında fıstık çamlarıyla (Pinus Pinaster) örtülü ormanlık bir alan. Ege bölgesinde tektonik hareketler sonucu, akordeon gibi kıvrılan yeryüzü kabuğunda yükseltiler (horst) ve çukur alanlar (graben) oluşmuş. Madra dağı Bergama çukuru ile Edremit çukuru arasında bir yükselti (horst). Kuzeydoğusundan başlayıp, Bergama’dan geçen ve Güneybatısında Çandarlı’dan Ege denizine ulaşan Bakırçay da, güneydeki çukuru (graben) doldurmuş.

KOZAK YAYLASI

Ayvalık tarafından, 14 Eylül’de, Soula Yefsemani arkadaşımla birlikte, Madra dağına ve Kozak yaylasına çıktım. Yayla, tepelerin arasında bir plato ve adını buradaki çam ormanından alıyor. Çam kozalağına, burada kozak deniyor. Fıstık çamlarından oluşan bu orman o kadar geniş ki, bünyesinde 17 köyü barındırıyor. Bu köyler büyük ölçüde, çamlardan topladıkları fıstıkla geçimlerini sağlıyorlar, hani bizim pilavda, zeytinyağlı dolma ve sarmalarda kullandığımız fıstık var ya, o işte. Türkiye üretiminin yüzde sekseninden fazlası burada üretiliyormuş. Kasım ve Mart arası toplanan kozalaklar, yazın güneşte kurutuluyor ve açılan kozalaklardan fıstıklar toplanıyormuş. Ayrıca, ağaçların altında yetişen, yerel ağızla Çıntar olarak adlandırılan bir mantar türü de köylülere ek gelir sağlıyormuş.

TAŞ OCAKLARINDAN ÇIKARTILIP, İŞLENEN TAŞLAR

Bergama’daki altın arama faaliyetleri, bu güzelim doğayı ve çam fıstığı üretimini tehdit eder hale gelmiş. Granit taş ocakları da ormanın bağrında yaralar açmaya başlamış.

Bu dağda bir Atatürk anıtı var, onun peşindeyim. Tabelalar yönlendiriyor zaten. Bergama yolundan, sola Okçular ve Bağyüzü köyü yoluna saptım. Bir süre sonra yolun solunda Atatürk heykeli tüm haşmetiyle karşımdaydı. Üzerinde golf pantolonu ve ceketiyle, başında kasketiyle bir kayanın üzerinde oturuyordu. Sağ eli sağ dizinin üzerinde, bir kalem tutuyordu ve sol eli de sol tarafında üst üste dizili, alttan itibaren Nutuk, Bilim Sanat, Devrimler, Cumhuriyet ve Milli Mücadele kitaplarının üzerindeydi. Bu kitaplar, Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken yaptıklarını ve yazdıklarını simgeliyor. Yaşamını Almanya’da sürdüren doğasever, öğretmen Süha Şen, 2000 li yılların başlarında, yaylada fıstık çamları arasında yürürken bir kaya kütlesi ile karşılaşmış ve Bağyüzü köyü muhtarı aracılığı ile kayanın bulunduğu fıstıklık alanın sahibi Yücel Koray’a ulaşmış ve burayı satın almak istemiş. İsteği garip bulan Yücel Koray, Sühan Şen’e niçin almak istediğini sormuş. O da, bu kaya üzerine bir Atatürk heykeli yaptırmak istediğini söylemiş. Bunun üzerine, Yücel Koray Sühan Şen’e, ihtiyacın olan arazinin sınırlarını belirle ve bu araziyi böyle bir amaç için aile olarak satmayız, ücretsiz veririz, bu bize şeref verir, demiş. Sonra, Sühan Şen Atatürk ve Cumhuriyet temalı çok sayıda heykel yapmış olan Prof. Dr. Tankut Öktem’i bulmuş ve bu niyetinden bahsetmiş. Tankut hoca, bu konuda benim de katkım olsun diyerek, hiç bir ücret almadan, kaya kütlesinin üzerine, yukarıda tanımlamaya çalıştığım heykeli yapmış. Atatürk’ün anıtının yapılmasını sağlayan ve Ulu Önder Atatürk’e bu şekilde şükranlarını sunan bu üç güzel insana rahmet diliyorum. Işıklar içinde uyusunlar.

ATATÜRK ANITI

Atatürk anıtından yaklaşık 3 km. ötede, Okçular köyüne ulaştım. Köyün girişinde sağ tarafta emekli öğretmen Nizamettin Yıldırım ve eşi Meral Yıldırım’ın işlettiği Köyüm Cafe yer alıyor. Güler yüzlü, misafirperver ve hoşsohbet insanlar. Adı cafe ama; köy kahvaltısı, mantı, gözleme ve keşkek sunuluyor. Ayrıca; yaylanın balının, ev yapımı salça, turşu ve reçellerin de satışını yapıyorlar. Cilveli çay ve fıstık helvası yöreye özgü ürünlerden. Cilveli çay, kavrulmuş çam fıstıkları çayın içine atılarak, yapılıyor. Fıstık helvası ise, ezilmiş çam fıstıklarının şekerle kavrulmasından elde ediliyor. tam bir enerji kaynağı. Cafenin önünde meyve ağaçlarından oluşan küçük bir bahçe var, devamı fıstık çamı ormanı. Bu bahçede cilveli çayı tattım.

Yemek sonrası Nizamettin bey ve Meral hanıma veda ettik ve Atatürk anıtının önünden geçerek. Bergama yolunu tuttuk. Yol üstündeki Zirve Kafe’ye kadar tırmanış sonrasında, dağ devriliyor, Bergama’ya iniş başlıyor ve 20 km. sonra Bergama.

Keyifli bir gezi oldu benim için, doğa ile iç içe, yeni tadlar ve en önemlisi Atatürk anıtı. Bir başka yazıda buluşmak üzere, esen kalın sevgili dostlar.

VİDEO: https://express.adobe.com/video/LAzbUSPEeDThe

GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/BT882pjkbvHoVj4VA

6 comments

  1. Danyalcığım

    Bu gezinin sana ve bizlere çok büyğk yararı oldu. Oraları gezmiş birisi olarak bende atatürk heykellerini bilmiyordum.ögrenmiş oldum. Demekki Atatürkümüz yaylalarda, köylerde . Gurbet ellerde yaşıysn vatandaşlarımızda bile köklü bir sevgi olarak yaşıtılıyotmuş ne mutlu bizlere yolun açık sağlığın daim oldun bizlere böyle güzel haberler ver
    Eşref Baysal

    Liked by 1 kişi

  2. Sevgili Danyal , yine harika bilgileri bizlerle paylaşmışsın. Aklımın yarısı oralara nasıl gidileceğini ve ziyaret edileceğini toparlamakla geçiyor . Hem çok güzel resimliyorsun. Seni bu keyfin nedeni ile kutluyorum. Ömrün çok ve sağlıklı olsun. Sevgiler .

    Liked by 1 kişi

  3. Danyal Bey, teşekkür ederiz. O bölge ve Altınoluk bizim yılın 7-8 ayını geçirdiğimiz yerler. Kozak yaylası, köyleri ve o muhteşem Atatürk anıtı hemen her yıl gezdiğimiz yerler. Tüm gezginlerin de görmesi dileğiyle.
    Işık-Kamil AKSOY

    Liked by 1 kişi

    • İlginize, ben teşekkür ederim, Işık Hanım. Yazımda her ne kadar anlattım ise de, Gezginler bu muhteşem ormanı ve Atatürk anıtını görmelidirler. Selam ve sevgilerimi sunuyorum.

      Beğen

Emel Danışoğlu için bir cevap yazın Cevabı iptal et