KULA EVLERİ

Daha önce Merzifon evlerini, Kütahya evlerini anlatmıştım. Bu yazım, Kula evleri ile ilgili. Kula’nın eski bölgesi, Belediye binasının önündeki meydanın arkasından başlıyor. Yeni Kula, bu meydanla Ankara-İzmir karayolu arası. Kula’ya girdiğinizde şaşırmayın, eski Kula evleri nerede, diye.

Kula’da iki tip ev var. Türk evleri ve Rum evleri. Türkler ve Rumlar iç içe yaşıyorlarmış. Türk ve Rum mahalleleri diye ayrı mahalleler yok. Aynı sokakta yan yana ve karşı karşıya dizilmişler. Bugün, bunlardan 3.000 civarında eski ev tespit edilmiş. Bunların 1.200 adeti tescil edilmiş. Halen içinde yaşanıldığı gibi, restorasyon ve bakım sonrası otel, kafe olarak işletilenler de var.

ZEYTİNLİ KONAK

Türk ve Rum evleri arasında farklar bulunuyor. Dışarıdan bakıldığında Türk evi ya da Rum evi olduğu kolaylıkla anlaşılabiliyor. Bu nedenle de Türk ve Rum evlerini karşılaştırarak anlatmak daha kolay. Evler, genelde 2-3 katlı. Evin mahremiyetini sağlamak amacıyla, Türk evlerinin birinci katında, sokağa bakan pencere bulunmuyor. Varsa da bu pencereler, mahzen bölümüne ait. Ahır, fırın, kiler, mutfak, tuvalet avluda yer alıyor. Avlu zeminine kayrak taşlar döşeniyor. Evde çalışan hizmetlilerin kaldıkları odalar da avluya bakan zemin katta bulunuyor. Rum evlerinin birinci katlarında sokağa bakan pencereler var. Türk evlerinin avlularına, kanatlı büyük bir kapıdan giriliyor. Avlular, 3 m. lik duvarla çevrelenmiş.

BİR RUM EVİ

Rum evleri iki tip. Birincisi, Türk evleri benzeri yüksek duvarla çevrilmiş avluya sahip evler. İkincisi, tamamen taştan yapılmış sokak üstüne yerleşik, arkada küçük bir bahçesi olan evler. Sokak üzerinde oldukları için de, Rum evlerinin kapılarından, merdivenle sokağa iniliyor.

BİR RUM EVİ

Türk evlerinin zemin katı taştan yapılmış. Bunun üzerindeki katların taşıyıcı sistemi, ağaç (ahşap). Ağaç dikmeler, ağaç payandalarla birbirine bağlanarak ana iskelet kuruluyor. Sonra da dikme ve payandalar arası boşluklar kerpiç ile doldurularak duvarlar oluşturuluyor. İç ve dış duvarlar, kıtık ilaveli alçı ile sıvanmış. Bazı evler ise, bu işlem yapıldıktan sonra aşı boyası ile çivit mavisi, koyu kırmızı, kirli sarı, açık yeşil renge boyanmış.

BİR TÜRK EVİ

Rum evleri taştan yapılmış. Çoğunlukla kemerli ve süslü bir kapıya sahip. Sokağa bakan pencerelerde süslü ferforje (dövme demir) parmaklık ve sactan yapılmış kepenkler var. Bazılarının dış cephesinde kalem işi resimler de var. Metruk olmaları nedeniyle, içlerine giremediğim için, benzer süslemelerin içeride olup olmadığını göremedim. Ancak, binaların dışını bu kadar süsleyenler, içini süslemeyi de unutmamışlardır, herhalde. Nitekim, bir Türk evi olan Beyler Evinin tavan köşelerinde çiçeklerden oluşan bir süsleme bulunuyor. Türk evlerindeki sokak üstü pencerelerde ise, parmaklık ve kafesler ile kepenkler ahşaptan yapılmış. Aynı mimarideki Türk ve Rum evlerinde sofa (hayat), açık ve kapalı olabiliyor. Her iki halde de, sofa avluya bakıyor. Sofalı evlerde (çok katlı evler), tuvaletler bina içine de yerleştirilmiş. Büyük (kalabalık) ailelerin yaşamasına olanak sağlayan bu binaların bazıları, veraset nedeniyle bölünmüş ve yeni duruma uygun hale getirilmek için ilaveler yapılmış.

RUM EVİ CEPHESİNDEKİ SÜSLEME

Türk evlerine örnek olarak, Kula Belediyesi tarafından restore edilmiş, avlusunda kafe hizmeti verilen Beyler Evi; ücretsiz, ziyarete açık. Beyler Evi, eski Kula’nın nerdeyse merkezinde Hacı Abdurrahman mahallesinde yer alıyor. Üç katlı ve açık sofalı. Yukarıda da belirttiğim gibi, Beyler Evi’nin mutfağı, avluda. Avludan merdivenle çıkılan açık sofa, günlük hayatın geçtiği alan. Üst katlarda odalar sofaya açılıyor.

Evde genelde, diğer odalardan daha fazla süslü bir baş oda bulunuyor. Bu oda, misafirler için. Haremlik ve selamlık uygulanan evlerde iki baş oda olabiliyor. Odalar, sokak tarafındaki pencerelerden bol ışık aldıkları için, oldukça aydınlık. Yatak odası, yemek odası gibi bir ayrım yok. Her odada hem oturuluyor, hem yemek yeniyor, hem de yatılıyor. Oda duvarlarında, yatak ve yorganların ve giysilerin konulduğu kapaklı yüklükler var. Bazı odalarda, ya da iki oda arasında her iki odadan da geçilebilen hamam (banyo) uygulamaları var.

BEYLER EVİNDE AÇIK SOFA (HAYAT)
İKİ ODA ARASINDA HAMAM (BANYO)
AHŞAP DAVLUMBAZLI OCAK (ŞÖMİNE)

Önceden yapılan bir işlem ile ateşe dayanaklı hale getirilmiş, oymalı ahşap davlumbazlar kaplıyor, odalardaki içi ateş tuğlası döşenmiş ocakları (şömine). En süslü davlumbaz da baş odada bulunuyor. Oda ve sofa tavanlarında göbek süslemeleri yapılmış. Oda kapıları da, bu süslemelere uygun bir şekilde işlenmiş.

BEYLER EVİ

Kula sokakları, neredeyse bir yük hayvanının geçeceği ölçüde dar ve dolambaçlı. Bir de evlerin cumbalarıyla sokağa taşmış olması arabaların geçişini zorlaştırmış. Özellikle, köşelere gelen cumbalar arabaların geçişini kolaylaştırmak için kesik kesik yapılmış. Bu da, bir deniz dalgası duygusu yaratıyor. Sokakların darlığına en güzel örnek ”Öpüşen Çatılar”. Bu sokakta iki evin cumbaları o kadar birbirine yaklaşmış ki, elini uzatsan karşı eve değecek. Haliyle, iki evin çatı saçakları da birbirine değiyor. Yani, birbirini öpüyor. Bu şekildeki dar sokakların olması ve bir meydanın bulunmaması, bu bölgenin bir kale içi olduğunu söylüyor. Ancak, bir kale duvarı kalıntısı da yok.

CUMBALARIN SOKAĞA ÇIKIŞI
ÖPÜŞEN ÇATILAR

Beyler Evinin benzeri planına sahip olan, gecelediğim Anemon oteli de Kula’nın eski konaklarından. Yanık Ülke Bağcılık ve Anemon Otelleri grubu tarafından restore edilen bu konak, 13 odalı bir otel olarak işletiliyor. Kula’nın merkezinde olması nedeniyle de Eski Kula evlerini gezme imkânı sağlıyor. Ayrıca, gezilecek evler arasında, restorasyonları tamamlanmış Zeytinli Konak, Kestaneciler Konağı, Zabun Hoca’nın Evi gibi, avlusunda kafe hizmeti de veren konaklar var. Bazı binalar metruk, bunlardan yangın geçiren de olmuş. Dar sokaklardaki yıkılma ihtimali bulunan bu binalar, demir putrellerle ve çelik tel kafeslerle emniyete alınmış, restorasyon sıralarını bekliyor.

GÜVENLİÜİ SAĞLANAN BİR RUM EVİ RESTORASYONU BEKLİYOR
ZABUN HOCA’NIN EVİ

Kula’da iki kilisenin olduğu söylendi. Meryem Ana kilisesi ve Hagias Stefanas kilisesi. Her ikisi de Rum Ortodoks kilisesi. Bunlardan gördüğüm Hagias Stefanas kilisesi, yıkık durumda. Etrafı çitle çevrilmiş. İçine girme imkânı yoktu. Meryem Ana kilisesi kültür evi olarak kullanılıyormuş. Eski, Kurşunlu ve Hacı Abdurrahman camileri de Müslüman kesimin ibadethaneleri. Eski caminin yan tarafında, caminin adıyla anılan Eski ya da Çukur çeşmeye 14 basamakla iniliyor. Kuzey duvarında iki oluk bulunuyor. Bu bölgede Eski çeşme ile birlikte toplam 10 adet çeşme varmış, şimdi sadece Eski çeşme ayakta.

HAGİAS STEFANAS KİLİSESİ
ESKİ ÇUKUR ÇEŞME

Kula ve Kulalılar için nar, çok önemli. Bereketin, bolluğun sembolü olduğuna ve nazarı engellediğine inanılıyor. Ev halkının gelirinin artması ve bolluğun devam etmesi için, evlerdeki ahşap süslemelerde nar işlenmiş. Ayrıca, her evin bahçesinde en az bir nar ağacı bulunuyor.

BİR NAR AĞACI

Kula’da ev hanımları, gündüz evden ayrılıp komşuya veya bir başka yere gittiklerinde, ev halkından birine evde olmadıklarını belirtmek için, kapı tokmaklarının halkalarına kurdele, ip vs. bağlarlarmış. Bu bağın gevşek olması; yakında, sıkı olması; uzakta olduklarını ifade edermiş. Bağın bir ucu yana doğru kıvrık bırakıldığında da gittikleri yönü belirtirlermiş. Geçmişte geliştirilen bu güzel adetler, artık zamanımızda uygulan(a)mıyor.

Kula evleri; Safranbolu, Kütahya, Merzifon, Amasya, Tokat gibi Beylikler ve Osmanlı dönemini yaşamış yerleşim yerlerindeki evlerin mimari ortak özellikleri olması ile birlikte, kendi içindeki sosyal yaşamı yansıtması bakımından da önemli. Mimarinin bu alanına meraklı kişiler tarafından mutlaka görülmesi gerekli bir yer.

Sevgili dostlar, bir başka yazıda buluşmak üzere, esen kalın.

GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/HnjB75VpxfsAq5CW9

7 comments

  1. Çok güzel 👍 bir yazı ✍️. Fotoğraflar da güzel 👍. Çalışmalarınızın ve yazılarınızın devamını bekliyoruz.

    Liked by 2 people

  2. Kula evlerine bayıldım arkadaşım sen bu anılarını/ izlenimlerini kitaplastirarak, Kültür Bak. Desteği ile bastirmalisin. Selamlar emeğine saglik

    Liked by 1 kişi

    • Sevgili Şeminur,Sevgili Bahattin’le onun yayınevine gittik.İlgilenmediler.Kağıt ithal,fotoğraflar nedeniyle maliyet yüksek, satışından da emin değiliz dediler. Sponsor bulmamı istediler. Gürbüz Mızrak e-kitap hazırlamamı önerdi. Kendisi öyle yapıyormuş. Şimdilik beklemede. Bir gün bölüm bölüm kitaplaşacak diye düşünüyorum. Çok teşekkür ediyorum, yorumun için. Selam ve sevgiler..

      Beğen

danyalasik için bir cevap yazın Cevabı iptal et