VİYANA’DA TÜRK İZLERİ, ÇERKEZ DAYI VE MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA

Bilindiği gibi, Avusturya’nın başkenti Viyana, Osmanlılar tarafından iki kez kuşatılmış. Aylar süren kuşatmalara rağmen her ikisinde de Osmanlılar Viyana kentini ele geçirememişler. Birinci kuşatma 19 gün süre ile 1529 yılında gerçekleşmiş. 120.000 kişilik orduyla Budin’in (Budapeşte) fethinden sonra, Kanuni Sultan Süleyman, Maktül İbrahim (Pargalı İbrahim) ve Rüstem Paşalarla birlikte Viyana kapılarına dayanmış. İkinci kuşatmayı ise, 1683 yılında, hemşehrim Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa gerçekleştirmiş.

Viyana kenti, Tuna ırmağının güneyinde yer alıyor. Tuna ırmağına paralel bulunan Tuna kanalla, kente adını veren Wien ırmağı birleşiyor. Tuna havzasında bu düzlük alanı, M.Ö. 400 yıllarında, yerleşim için uygun bulanlar Keltler. Yani, Galata semtine de adını veren Galatların bir kolu. 500 yıl sonra Romalılar gelmişler, biri kent içinde olmak üzere üç adet askeri garnizon kurmuşlar. Romalıların bölgeden ayrılmasından sonra, Viyana, ”Kavimler Göçü”ne sahne olmuş. Gotlar, Slavlar ve bir çok kavim buradan geçmişler. Kentin merkezinde bulunan St. Stephan katedrali, 1137 yılında yapılmış. Babenberger dükleri, Viyana’yı, 1150 yılında kendilerine ikamet merkezi olarak seçmişler. Büyüyen ve kentleşen Viyana’nın sınırları, bugünkü Burgringstrasse’ye (Burgring caddesi) ulaşmış. Bu caddenin üzerinde, bugün Parlamento binası, Belediye Sarayı parkı ve Viyana Üniversitesi bulunmaktadır. Habsburg ailesinin hükümranlığı 1273 yılında başlamış. Bu aile ile birlikte Viyana, ekonomik bakımdan gelişmiş ve zenginleşmiş. Yeni yapılan binalar ve saraylar, kentin görünümünü de değiştirmiş. 1365 yılında açılan Viyana Üniversitesi ile bilim ve kültüre de yatırım yapılmış.

ÇERKEZ DAYI:

Sevgili dostum, Türk-Macar Dostluk Derneği Başkanı Tosun Saral Bey; Çerkez Dayı hakkında hazırladığı bir yazıyı bana göndermeseydi, hiç haberim olmayacaktı, bu değerli Türk (Osmanlı) askerinden. Bu nedenle, Tosun Saral Bey’e teşekkürlerimi sunuyorum. Viyana’yı, iki kez gezmiş olmama rağmen, göremediğim çok Türk izi var.

Kanuni Sultan Süleyman; Mohaç’ta Macar ordusunu yendikten, Budin ve Macaristan’ı ele geçirdikten sonra, yönünü Viyana’ya çevirir ve Ekim 1529 yılında Viyana’yı kuşatır. Kış yaklaştığı ve ordunun elinde yeterli top olmadığı için kuşatma kaldırılır. Bu kısa süre içinde, bir çerkez süvari arkasından gelen askerler olmamasına rağmen, Viyana içlerine, atının üzerinde pala sallayarak ilerler. Her bir pala sallayışında, karşısındaki düşman askerlerinden biri yaralanır veya ölür. Çerkez Dayı bir ara arkasına baktığında, peşinden gelen Türk askeri göremez. Yalnız başınadır. Bir an geri dönmeyi düşünür, ama vazgeçer ve tekrar ileri atılır ve palasıyla karşısındaki düşman askerlerini biçmeye devam eder. Arkasından ve önünden yapılan müdahalelere rağmen, atından düşmez. Bir asker, tüfengiyle ateş eder ve Çerkez Dayı’yı vurur. Çerkez Dayı atının üzerinden yere düşer ve şehit olur. Viyana’yı çevreleyen surlardan girip, vuruşa vuruşa Viyana’nın merkezine doğru o kadar yol alması pek olası bir durum değildir. Olaydan, Kral Ferdinand’ın haberi olur. Kral Ferdinand, tüfengiyle Çerkez Dayı’yı şehit eden askeri getirtir ve ”böyle bir savaşçı yiğidi hile ile, uzaktan tüfenk ile neden öldürdün, yiğitlik edip de atından indirip karşısına çıkmadın ve başını kesmedin?” diye sorar. Adaletin yerine gelmesi için, askeri, karşıdaki binanın duvarına çaptırarak, işkence ile öldürür. Bu olayı bütünüyle nakleden, Evliya Çelebi’dir (Seyahatname’nin 7. cildinde anlatılır). Birinci Viyana kuşatmasını yazan tarihçiler, böyle bir olaydan bahsetmezler. Evliya Çelebi; Seyahatnamesinde, Süleyman zamanı Dayı Çerkes namında bir şahbazın, cenk etmekte iken, atının ve kendisinin kafirlerin kurşunuyla şehit olduğundan bahisle, Çerkes meydanında bir kemer altında atıyla birlikte gömülü olduğunu ve çürümeden durduğunu belirtir. İfadesine göre; hekimler tarafından kendisi ve atı mumyalanıp silah ve zırhıyla birlikte atın üzerinde olacak şekilde gömülmüştür.

Sonradan yapılan çalışmalarda; olay mahallinde Tuna’ya karışan bir derenin olduğu, bu derenin de bugünkü Tiefer Graben sokağı olduğu tahmin edilmiş. Viyana 1. bölgede Strauchgasse sokağı, Heidenschuss ile kesiştiği köşeden itibaren Tiefer Graben sokağı olarak devam etmektedir. Heidenschuss, ”dinsiz (putperest) atışı” anlamındadır. Türklerin bu bölgeyi top ateşiyle dövdüklerinden dolayı (aslı, savaşta yeraltına açılan tünel/lağım patlatmaları) olduğu söylense de, Tiefer Graben sokağında bulunan Roma lejyon garnizonu ile ilgili olduğu da söyleniyor. Viyana’nın dik sokaklarından biri olan Heidenschuss’un ”dinsiz inişi/yokuşu” karşılığı olarak da ifade edenler var. Ayrıca, 16. yüzyıl öncesinde Türkler ve Tatarlar, Heiden (dinsiz) olarak tanımlanıyormuş.

İkinci Viyana Kuşatmasında kullanılan Viyana krokisi.St.Stephan Kilisesi’nin çan kulesinin solundaki yer,Çerkez Meydanı olarak işaretlenmiş.

Evliya Çelebi’nin anlattığı başka bir olayda da, bu bölgenin adı Çerkez meydanı olarak geçiyor. İkinci Viyana kuşatmasında, Türkler tarafından kullanılan haritalarda burası Çerkez meydanı olarak işaretlenmiş. Sonuç itibariyle, bu bölge, Türklerle ilişkilendiriliyor ve Çerkez Dayı’nın buraya kadar geldiği düşünülüyor.

Heidenschuss ile Strauchgasse sokaklarının kesiştiği köşede Avusturyalı Süvari Generali Wilhelm Albrecht Fürst von Montenuovo tarafından 1848-1854 yılları arasında yaptırılan ve Montenuovo sarayı olarak adlandırılan binanın birinci kat köşesinde, Gazi Dayı’yı betimleyen bir heykelcik bulunmaktadır. Şaha kalkmış bir atın üzerinde, elinde palasıyla bir Türk süvarisi. 1873 yılında, Viyana sokaklarındaki tarihi binalar hakkında yazılar yazan Julius Rodenberg, bu heykelciği yerinde bulamamış.

Şimdiki heykelciğin ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Heykelciğin altında bulunan bir plakette de ”1456 ya kadar Tiefer Graben’den gelen ve Tuna’ya karışan Alsbach adıyla bir çay akardı” yazıyor.

MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA:

Avusturya’nın Macar halkına ve Kral İmre Tökeli’ye baskıları artmaya başlamıştı. Ağır vergiler, mezhepsel baskılar, sınır çatışmaları, Avusturya askeri birliklerinin Macaristan içlerine girmeleri İmre Tökeli’yi isyan ettirdi ve Osmanlı’dan yardım istedi. Avusturyalılarla Osmanlılar arasında 20 yıllık bir barış anlaşması olmasına rağmen, Macarların bu yardım talebi üzerine, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa 200.000 kişilik bir orduyla Viyana önlerine geldi ve 14 Temmuz 1683 tarihinde kuşattı.

Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa

Paşa, çadırını (otağ) Viyana’nın kuzeyinde, Kahlenberg (Alaman dağı) tepesine kurmuş. Meşe ağaçlarıyla kaplı Viyana Ormanı bölgesi. Buradan Viyana ve yanı başında kıvrılarak akan Tuna ırmağının görüntüsü muhteşem. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, otağının önünde Viyana’yı seyrederken neler düşünmüştür, neler düşlemiştir acaba? Ancak, son hiç de iyi bitmemiştir. Kırım Hanı Murad Giray Han’ın ihaneti sonucu, Lehistan kralı Jan Sobieski, 120.000 kişilik ordusuyla hiç bir müdahale olmaksızın Tuna üstündeki köprüden geçmiş, Alman birlikleri ile birleşerek Kahlenberg tepesinin arkasına ulaşmış ve Türk ordusunu arkadan vurmuş. Sağ kanattaki İbrahim Paşa kuvvetleri de geri çekilince, merkezde Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ve kuvvetleri yalnız kalmış. Düşman kuvvetleri tarafından ele geçirilen ve Paşa’ya ait olduğu düşünülen otağ, Viyana Arsenal Harp Tarihi müzesinde sergilenmektedir.

Kahlenberg tepesinden Tuna ırmağı’nın Viyana’nın görünüşü.Irmağın sağ tarafı eski Viyana kenti

Viyana’nın 7. bölgesi Neubau’da Kellermanngasse sokağındaki bir binanın köşesinde, Gazi Dayı’da olduğu gibi, elinde kılıç ile bir Türk atlı heykelciği var. Heykelciğin hemen altında, duvara gömülü yazıtta ” Kara Mustafa Paşa, 1683 yılında, çadırını buraya kurmuştur” diye yazılı. Bu konuda, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) de bir çekim yapmış. https://youtu.be/Zr9O-I7jINc . Burası Viyana surlarına, yani Burgringstrasse’ye çok yakın bir bölge. Paşa açısından son derece güvensiz bir bölge. Her ne kadar Viyanalılar buraya böyle bir yazıt yerleştirseler de, Viyana Üniversitesinden Osmanlı tarihçisi Prof. Kerstin Tomenendal, zaten bunun doğru olmadığını, Paşa’nın çadırının Kahlenberg tepesinde olduğunu belirtiyor, yayınında.

Özellikle İkinci Viyana kuşatması ile ilgili bir çok öykü vardır. Kahve çekirdeği (melange), ay çöreği (kruvasan), yeraltı tünelleri (lağımlar), fırıncılar, savaş bölgesinde unutulan askerler ile ilgili çok sayıda öykü. Burada sadece iki öyküden bahsedebildim.

Aşağıda, Viyana kentinden çeşitli görüntüler bulunuyor. Bir başka yazımda buluşmak üzere,esen kalın dostlar.

Viyana, Hofburg Sarayı ve Heldenplatz
Viyana surlarının bulunduğu Burgringstrasse üzerinde Parlamento binası
Viyana, Michaelerplatz, Hofburg Sarayı, İspanyol Binicilik Okulu girişi
Michaelerplatz, Viyana
Viyana Kent Parkı, Johann Straus anıtı
Viyana Belvedere Sarayı
St.Stephan Katedrali, Viyana
Mozart anıtı, Jozefsplatz, Viyana

Veba anıtı, Graben Strasse, Viyana
Schönbrunn Sarayının bahçesi, Viyana
Schönbrunn Sarayı (Kraliçe Sisi’nin Sarayı), Viyana
Leh kralı Jan Sobieski’nin Osmsnlı ordugâhını bastığını gösteren bir tablo. Bu fotoğrafı, Ukrayna’nın Lviv kentinde Jan Sobieski’nin dünyaya geldiği şatonun duvarından çektim.

9 comments

  1. Harika bir tanıtım. Ancak işin işine evliya çelebi girince ciddiyet azalıyor malumunuz erzurumda o kadar çok soğuk olurki balkondan balkona atlıyan kedi donar bağiharda düşermiş ve daha niceleri…galatada 1000-6000e kadar çıkan meyhane şeriatla idare edilen osm.1600 lerde ist.nufusu 450-500 bin . 1/4gayrı müslüm. 1900 yıllarında osm. İst da kayıtlı meyhane sayısı sadece 63 selamlar.

    Liked by 1 kişi

    • Günaydın,Metin Bey. Gazi Dayı ile ilgili kaynak Evliya Çelebi ve abartısında haklısınız. Ancak öykünün karşılığı Viyana’da somut bir şekilde, bir binanın cephesinde belirtiliyor.Her ne kadar, dönemin tarihçileri bahsetmeselerde. Ben okuyucu için hoş bir öykü olduğunu düşünüyorum.Viyana gezi turlarına dahil edilmeyen bir yerde ve bina cephesinde bir süsleme niteliği taşıdığı için, gözden kaçabiliyor.Yorumunuza teşekkürler.Selamlar.

      Beğen

    • galatada o zaman Hristiyanlar yaşamıyor muydu? peki İslam’da gayrimüslimlerin durumu ve onlara verilen haklar hakkında bir şey biliyor musunuz.oyleyse bilmediğimiz mesele hakkında konuşmamamız lazım.

      Beğen

      • Okuyucuya mitolojik öyküler verilmesinin neresi yanlış. Evliya Çelebi bizim insanımız. Abartılı anlatılarının arasında doğru ipuçları da veriyor.

        Beğen

  2. Sevgili Danyal,

    Benim de Viyana’ya çok kez seyahatlerim oldu, oldukça uzun sayılacak haftalar Viyana ve çevre şehirlerde yaşadım. Hatıralarımı canlandıran çok güzel bir eser ! Kalemine ve kamerana sağlık !

    Teşekkürler.

    Liked by 1 kişi

  3. 2 hafta kaldım Viyana’da. Gerçekten muhteşem ve tarih kokan bir şehir. 2 Viyana kuşatmalarının izlerini birçok yapıda görmek hala mümkün…

    Liked by 1 kişi

Cafer Yıldırımer için bir cevap yazın Cevabı iptal et