YAMAÇ (TERAS) EVLER, EFES

Yunan gezi yazarı Pausanias; M.S. 2. yüzyılda, Efes (Ephesos) hakkında şunları yazmış. ”Bütün kentler Ephesos Artemisine tapar ve insanlar onu bütün tanrılardan üstün tutar”. Buna neden olarak, tapınağın eski ve bütün binalardan büyük oluşunu, buraya adak sunan Amazonların  ve tanrıça Artemis’in kendi ününü gerekçe olarak gösterir.

İlk kent plancısı olarak kabul edilen Hippodamos tarafından ızgara (grid) sisteminde planlanmış, Efes antik kenti. Her ne kadar, M.Ö. 4500 yıllarında, İndüs vadisinde ızgara sistemiyle kurulmuş Mohenjo-Daro kenti olsa bile. Aslında, Tunç çağından beri yörede yerleşimin olduğu biliniyor. Efes (Ephesos); Cayster (Küçük Menderes) ırmağının denize kavuştuğu yerde, sağladığı liman hizmeti nedeniyle ticari ve siyasi bir merkez haline gelmiş İon ve sonrasında Roma kentiydi. Küçük Menderes ırmağından ayrılan kanal, neredeyse kentin içine kadar giriyor. Arkadiane caddesi; limanla antik tiyatroyu ve agorayı birbirine bağlıyor. K.Menderesin taşıdığı alüvyonlar, kanalı ve çevresini doldurmuş, liman hizmeti ve ticaret sekteye uğrayınca, 250.000 nüfuslu Roma’nın doğu vilayetlerinin başkenti Efes, önemini kaybetmeye başlamış. Kentin merkezine, insanların sosyal faaliyetlerini gerçekleştirebilecekleri ortak kullanımı olan binalar yerleştirilmiş. Antik tiyatro, Celsus kütüphanesi, Agora, Hamam, Gymnasium, Hadrianus tapınağı gibi. Kentin koruyucusu Artemis’e adanmış tapınak, kent surlarının dışında bulunuyor. Sanki, kenti uzaktan gözleyen ve kollayan bir anne gibi. Kent; limandan itibaren yükselen Arkadiane ve Curetes caddelerinden oluşan bir aks üzerinde, Panayır dağı ile Bülbül dağı arasındaki vadiye, aks boyunca ortak kullanımları olan binaların yerleştirildiği bir form içermektedir. Konut alanları, bu aksın dışında ve çeperlerde yer seçmiş. Hemen hemen her kentin yaşamında olduğu gibi, gelir artışına bağlı sosyal tabakalaşma sonucu oluşan elit grup için, Celsus kütüphanesinin hemen önünde ve Bülbül dağına bakan yamaçta, Yamaç (Teras) evler yapılmış. Anadolu’da, hellenistik dönemin kentlerinde bu durum pek olağan değil. Yamaç evlerin benzerlerini, Fırat ırmağının kıyısındaki Zeugma (Selekuia) kentinde de görmüştüm. https://danyalasik.wordpress.com/2018/05/13/zeugma-ya-da-firat-seleukiasi/

İmparator Augustus, Roma imparatorluğunun genişlemesini durdurmuş ve 300 yıllık Pax Romana (Roma Barışı) dönemini başlatmıştı. Yani, artık yeni savaşların olmadığı, imparatorluk sınırları içinde yaşayan 50 milyon insanın eşit haklara sahip olduğu bir dönem. İmparatorluk; bu paradigma çerçevesinde enerjisini, yeni fetihlerle askeri zaferler kazanmak yerine, egemenliği altında eyalet tarzı yerel yönetimler oluşturmaya ve buralarda imar faaliyetlerine harcayacaktı. Bu yeni yapılanma döneminde Efes (Ephesos), Asya (Asia) eyaletinin başkenti yapıldı. Böylece Efes; yönetsel, bürokratik ve ticari faaliyetleri yöneten resmi ve özel (sivil) kurumların merkezi haline geldi. Nitelikli insan kaynağı da, imparatorluğun çeşitli yerlerinden Efes’e taşındılar. Roma ve İskenderiye’den sonra Efes, Akdeniz’in üçüncü metropolü haline geldi. Eyaleti yönetmek üzere Roma’dan  gelen üst düzey bürokratlar ve ticaret birliklerinin Romalı yöneticileri, geldikleri yerlerdeki yaşam tarzlarının devamı olarak, mimari özellikleri de Efes’e taşıdılar. Ortada bir avlu (peristylli atrium), avlu çevresinde odaların yerleştiği ve yüksek duvarlarla dış dünyaya kapalı bir yapı. Roma’da orta ve üst sınıfın tercih ettiği bir mimari model. Duvarlarda freskler, mozaik kaplı zemin, antik dönemin heykellerinin kopyaları, merkezde havuzlar (küçük nymphaeum) bu binaların ana süslemeleri. İşte sözü edilen elit kesim, kentin merkezinde kendilerine ayrılan yamaç (teras) evleri yer seçmişler

Avusturya Arkeoloji Enstitüsünce (Avusturya Efes Dostları Derneği, Koç ve Sabancı gruplarının finansman desteği ile) kazıları devam etmekte olan Yamaç evler; bugünkü haliyle, üç terasta altı evden oluşuyor. Bu evlere, dış bölümlerdeki merdivenli sokaklardan ulaşılabiliyor. Her biri 400-600 m2. lik alanı kapsıyor. Evler, genel olarak iki veya üç katlı olup, alt katlarına mutfak, oturma ve yemek odaları, hamam, tuvalet, ısıtma bölümü yerleştirilmiş. Üst katlar ise, yatak odalarının olduğu bölüm olarak düzenlenmiş. Binaların ortalarında etrafı sütunlarla çevrili (peristyl) avlular (atrium) bulunuyor. Böylece, bina içlerine ışığın girmesi sağlanmış.

 

Binaların tabanına mermer ve mozaik döşenmiş. Mozaik döşemelerde, hayvan figürleri ve geometrik desenler uygulanmış. Peristyl avluları çevreleyen sütunlarda, İon ve Korinth başlıklar görülüyor. Bazılarının ortasında havuz bulunuyor.

Merkezi ısıtma sistemine sahip yamaç evlerin çeşmelerinden de sıcak ve soğuk su birlikte akıyormuş. Bina inşaatında, iç sıcaklığı koruyacak cinsten malzemeler kullanılmış. Evlerde bulunan heykeller ve duvarlara işlenmiş mitolojik öykülerle ilgili freskler, tanrı ve tanrıça resimleri; ev sahibinin ve ailesinin entellektüel düzeyini ve zevkini misafirlerine sergileyen en önemli araçlardı. Bu kazılardan çıkarılan objeler, Selçuk ilçesindeki Efes müzesinde sergileniyor.

Efes’in kalbi sayılan merkezinde yer seçen Yamaç (teras) evlerin çevresi de burada yaşayan elit (yönetici) kesimle uyumlu. Yanı başında Celsus kütüphanesi, Curetes caddesi üzerinde biraz ileride müzik dinletilerinin yapıldığı Odeon, Kent meclisi (Bouleuterion) elit kesime özel yukarı Agora (Devlet Agorası) ve tapınaklar bulunuyor.

Efes’le birlikte görkemli bir dönem yaşayan Yamaç (Teras)  evler, Roma’nın yaşadığı iç çalkantılardan, kuzeyden gelen Got yağmalarından, hastalıklardan (veba), Santorini patlamasından ve depremlerden kendine düşen payı almış. Ekonomik çöküntüyle birlikte yaşanan hiperenflasyon, firmaların iflasına neden olmuş. İmparatorluk bünyesinde bulunan yahudi topluluklarında başlayan Hristiyanlık anlayışı, elitleri toplumsal katmanların en üst düzeyine yerleştiren Roma/Pagan anlayışını ortadan kaldırmış. Yamaç evlerde gösterişli bir şekilde yaşayan elitler, mahallelerini terketmek zorunda kalmışlar. Boşalan yamaç evler; liman bölgesine eklenmiş ve otel/ taverna gibi fonksiyon kazandırılmaya çalışılmış. Doğu Roma (Bizans) döneminde çömlekçi atölyeleri olarak kullanılmış. Arap akınlarından sonra da, ne Efes kenti, ne de Yamaç (Teras) evler o eski görkemli günlerine dönememişler.

Sevgili dostlar, bir zamanlar dünyanın en görkemli ve gösterişli yaşamın yer aldığı antik Efes kentindeki Yamaç (Teras) evlerin, kısaca öyküsü bu. Kazılar devam ettikçe, yeni bilgilere ulaşıldıkça da, Yamaç evlerin öyküsü zenginleşecektir. İki farklı zamanda gezdiğim Yamaç evlerle ilgili çektiğim fotoğraflarım, aşağıda ”Görseller” bölümünde yer almaktadır. Son olarak, Yamaç evlerin gezilmesi için, Efes’e giriş ücretinin dışında ayrı bir ücret ödendiğini de bildirmem gerekir. Bir başka yazımda buluşmak üzere, hoşça kalın.

GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/pZYt1vykFvXYHFj48

 

6 comments

  1. Tekrar okudum çok güzel bir yazı ✍️. Paylaşımlarınızın devamını bekliyoruz. Siz bildiğiniz yoldan ilerleyiniz.

    Liked by 2 people

Tahsin Deniz ARPACI için bir cevap yazın Cevabı iptal et