Dilimizde kütüphane; kitabevi, yani kitapların saklandığı yer anlamına gelmektedir. Kütüb, Arapçada kitabın çoğulu olup, arkasına Farsça hane kelimesinin eklenmesiyle oluşturulmuş. Bibliothek; batı dünyasının kütüphane karşılığı kullandığı bir kelimedir. Aslı Yunanca olup, Biblion kitap ve Theke saklama anlamındadır. Biblion kelimesi de, bugün Lübnan’da bulunan, M.Ö. 300 yıllarında, Mısır egemenliği altındaki kente, Yunanlıların Byblos adını vermelerinden türetilmiş. Bu kentte papirüs ticareti yapılıyordu ve byblos, papirüs anlamına geliyordu, antik Yunan dilinde. Fenike alfabesi bu kentte geliştirilmiş, Yunanlıların üzerinden dünyaya yayılmış ve byblos kelimesi de kitaba (bible) (byblia, byblos’un çoğulu) dönüşmüş (The Bible-Kutsal Kitap).
Yine, M.Ö. 300 lü yıllarda I. Ptoleme döneminde, Mısır’ın İskenderiye kentinde bir kütüphane kurulmuş. Antik çağın en büyük kütüphanesi, İskenderiye kütüphanesi bünyesinde; 900.000 el yazması eserin yanı sıra hayvan ve bitki koleksiyonu, botanik bahçesi, rasathane ve bilimin öğretildiği okullar bulunuyordu. Zamanın filozofları, matematikçileri burada ders veriyordu. Hellenistik kültürün temelleri de burada atılıyordu. Benim de hayranı olduğum Hypetia; her gün kütüphaneye gidiyor, araştırmalarını sürdürüyor ve Platon’dan felsefe dersleri veriyordu. Dünyanın, güneş etrafında döndüğünü deneysel olarak ispatlamıştı. Bir çok sorgulayan bilim insanının başına geldiği gibi, Hypetia da bağnaz kesim tarafından öldürüldü. Öklid; kütüphane içinde matematik okulunu açmış, Arşimed; hidrolik konusunda dersler vermiş. Tıp ve astronomi alanında dersler verilmiş, çeşitli bilim insanları tarafından. Dünyanın farklı bölgelerinden getirilen el yazmaları, bu kütüphanede Yunancaya çevrilmiş, kopyalanıp çoğaltılmış. Farklı uygarlıklara ait bilgiler, bu yolla batı dünyasına kazandırılmış. Bir iddiaya göre, pagan düşüncesini temsil eden İskenderiye kütüphanesi, hristiyan kesim tarafından Hristiyanlık düşüncesine engel olduğu için yok edilmiş, kitaplar kentin hamamlarında günlerce yakılmış. İskenderiye kütüphanesi yok edilmeseydi, içindeki kitaplar yakılmasaydı, bu envanterle insanlık hangi düzeyde olurdu, acaba? Umberto Eco; İskenderiye kütüphanesinin bu durumunu, ”Gülün Adı” adlı eserinde farklı bir senaryo ile işlemiş. Orada da rahipler, çeşitli yerlerden gelen el yazması kitapları, özel bir mürekkeple yazarak kopyalıyorlardı.
Zamanımızda, fiziksel yapı ve kitap sayısı bakımından büyük, görkemli kütüphaneler de var. Amerika Birleşik Devletlerinin ulusal kütüphanesi olan Kongre kütüphanesi (Library of Congress) 1800 yılında yapılmış olup; 38 milyondan fazla kitap, 500 bin mikrofilm, gazete, dergiler, haritalar, el yazması eserler, müzik notaları olmak üzere, toplam 167 milyon adet materyale sahip. Üç binadan oluşuyor. Ana bina, Millet kütüphanesinin mimarisine de ilham vermiş.

İkinci sırada bulunan İngiliz kütüphanesi (The British Library); 1753 yılında kurulmuş, 150 milyondan fazla esere sahip. Newyork Halk kütüphanesinde 50 milyon, Rusya Devlet kütüphanesinde 43 milyon parça eser bulunuyor. Yine, bu kütüphanelere yakın miktarda materyal barındıran Fransa, Japonya gibi ülkelerin ulusal kütüphaneleri var. Bir de basılı malzemelerin miktarının yanı sıra, mimari özellikleri bakımından etkileyici kütüphaneler de var. İrlanda Trinity College kütüphanesi, Avusturya Admont Manastırı kütüphanesi, ABD Seattle Halk kütüphanesi gibi. Konu kitaplarla ilgili olduğu için, kütüphane olmamakla birlikte, söz etmeden geçemeyeceğim bir kitapçı var, Portekiz’in Porto kentinde bulunan Livraria Lello. Art Nouveau tarzında yapılan binanın ahşap kitap rafları ve tavan vitrayları bir sanat şaheseri. J.K. Rowling, bu kitapçıda Harry Potter serisini yazmış. İçeri girebilmek için, sırada yarım saat bekledim.
1967-1972 üniversite yıllarımda, ders çalışmak için, Ankara Kumrular sokakta bulunan Milli Kütüphane’ye giderdim. Ana salon, Adnan Ötüken’in adını taşıyordu. Milli Kütüphane, 1946 yılında, Adnan Ötüken’in çabalarıyla kurulmuş ve ilk müdürü olmuş. Ana salonda, meşeden yapılmış ikili okuyucu masalarının üzerinde, üstü bronz kaplı ikili aydınlatma lambaları bulunuyordu. Ana salonu aydınlatan avizeler de, müthişti. Duvarlara, meşeden yapılmış kitap rafları yerleştirilmişti. Bodrum kat, kitapların muhafaza edildiği bölümdü. Ek bina; gazete koleksiyonuna, periyodik dergilere ve küçük bir çay ocağına ev sahipliği yapıyordu. 1983 yılında, Bahçelievler’e şimdiki yerine taşındı. Bünyesinde, 3 milyondan fazla kitap, süreli yayın ve basılı eseri barındırıyor. Colorado Üniversitesi yerleşkesinde bulunan Norlin kütüphane (Norlin Library), 1987 yılında, çalışma mekânımdı. Ohio State Üniversitesinde bulunan Thompson Memorial kütüphanesi, 1988 yılında, ikinci çalışma yerimdi. Burada 1.2 milyondan fazla basılı materyal bulunuyor. ABD’de kütüphaneler arası elektronik bağlantı var. Bu nedenle, okuyucular, ülkenin tüm kütüphane kapasitesine ulaşabiliyor.

Bu Covid-19 lu günlerde, gezme konusunda kısıtlandım. Ama, yine de Ankara içinde Millet Kütüphanesini, Prof. Dr. Aykut Mısırlıgil’in daveti üzerine, lise arkadaşım Prof. Dr. Yücel Tanyeri ile birlikte gezme fırsatım oldu.
Gerekli kimlik kontrolu yapıldıktan sonra, otoparka yöneldim. Açık otoparktan bir rampa ile alttaki kapalı otoparka iniliyor ve asansörle kütüphanenin giriş katına ulaşılıyor. Burada, gezimiz için rehberimizle buluştuk. Millet Kütüphanesi; 134 dilde, 100 farklı ülkeden toplam 4 milyon civarında basılı esere sahip. Toplam raf uzunluğu 201 km. Dört bodrum katı, giriş katı ve üzerinde yedi kat bulunuyor.
Dördüncü bodrum katı (-4): Mücellithane, kitap bakımı ve teknik hizmetler yer alıyor.
İkinci bodrum katı (-2): Araştırma kütüphanesi; 3862 m2 alana sahip olup, iki katlıdır. 20.000 adet kitap koleksiyonu bulunmaktadır. 20 adet grup çalışma odası ile akademik çalışmalara hizmet verebilmektedir. Bu katta Nadir Eserler kütüphanesi, 1699 m2 alanda 226 kişilik oturma kapasitesi ile 50.000 adet nadir eseri barındırmaktadır. Bu katta ayrıca, Selçuklu salonu, Anadolu salonu ve konferans salonu yer almaktadır.
Birinci bodrum katı (-1): Eğitim merkezi, atölyeler ve mescitler katı olarak düzenlenmiş.
Giriş katı (0): Gençlik kütüphanesi; 1699 m2 alanda, 12.000 kitapla 10-15 yaş arası gençlere, Nasreddin Hoca Çocuk kütüphanesi; 1061 m2 alanda, 25.000 kitapla 5-10 yaş arası çocuklara hizmet veriyor. Ses ve Görüntü kütüphanesi, Divan salonu ve Süreli Yayınlar salonu da bu katta. Süreli Yayınlar salonunda, elektronik ortamda, 120 ülkeden 7.000 gazete ve dergiye ulaşılabiliyor.
Birinci kat (1): Bu kat idari bölüm olarak düzenlenmiş.
İkinci kat (2): Bu katta Cihannüma salonu ve Okuma salonları yer alıyor. Cihannüma salonu kütüphanenin merkezinde bulunuyor, Kütüphanenin en etkileyici bölümü. 3469 m2 ve dairesel formda. 150.000 kitaplık bir koleksiyonu barındırıyor. İçeriden bakıldığında, tüm katlar ve kütüphanenin görkemi görülüyor. Bu bölümün üstü kubbeyle kaplı ve kubbenin çevresinde Kuran-ı Kerim’in Alak suresinde 4. ve 5. ayetlerin Türkçe meali işlenmiş. ”O kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediğini öğretendir.”. Kubbenin tam altına isabet eden yerde büyükçe bir yerküre bulunuyor. Bu yerkürenin etrafına ışınsal olarak okuyucu masaları yerleştirilmiş. Bu kattaki Okuma salonlarının toplam alanı 4805 m2. Kitap koleksiyonu 150.000 adet olup 600, kişilik oturma yerine sahip.
Üç, dört ve beşinci katlar (3-4-5): Bu katlarda okuma salonları, özel koleksiyon bölümleri ve mescitler bulunuyor.
Altıncı kat (6): 400 kişilik Yemek salonu, 74 kişilik pastane, toplantı ve dinlenme salonları yer alıyor.
Yedinci kat (7): Teras bölümü.
Bu gezimiz sırasında, iki sergiyi görme olanağımız oldu. Birincisi; Mürekkebin İzi (Traces of İnk). Yazma eserler seçkisi. Sergide; Divânu lügati’t Türk, 75 kg. ağırlığında bir Kuran-ı Kerim, Divan-ı Hâzik ve Âgâh, Ali Emiri’ye ait bulunabilen tek nüsha, çeşitli el yazmaları bulunuyor.
İkinci sergi Osmanlı padişahlarına ait Hattı Hümayun sergisi. Bu sergide, padişahların emirlerini ihtiva eden belgeler. Padişahın tuğrası altında emrinin (irade) hattatlar tarafından yazıldığı bölüm. Sultan II. Mahmut, Sultan III. Selim, Sultan, I. Abdülhamit, Sultan III. Mustafa’ ya ait Hattı Hümayunlar sergilenmişti.
Millet kütüphanesini tanımakla birlikte, iki de önemli sergi görmüş oldum. Sergiler de kütüphanenin önemli etkinlikleri arasında yer alıyor.
Ulaşım, TOBB üniversitesinin önünde bulunan Belediye otobüs durağında inildikten sonra 300 m. kadar yürünerek avlu kapısına ulaşılıyor. Gerekli güvenlik kontrolundan sonra da bir 100 m. kadar daha yürünecek yol var, kütüphane binasına ulaşmak için.
Keyifli bir gezi oldu, benim için. Görülmesi ve kitaplarından faydalanılması gerekli bir yer.
GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/yba6n75kCpG5Ns9u5
Üstad tekrar yazılarını görmek güzel oldu. Yazılarının ve paylaşımlarının devamını dilerim.
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim. Emeğinize sağlık. Çok faydalandım.
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim…
BeğenBeğen
Teşekkürler Danyal Hocam. Fotoğraflar güzel. İyi günler dilerim.
BeğenLiked by 1 kişi
Rica ederim,Sevgili Zafer.Ben teşekkür ederim.Esenlikler diliyorum…
BeğenBeğen
Danyal ağabey kütüphane gerçekten güzel olmuş. Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler.
BeğenLiked by 2 people
Bu yazı ✍️ nızda güzel 👍 bir yazı ✍️ ve fotoğraflar da et 🥩 kileyici. Sanırım bir fotoğrafta da Aykut Mısır 🌽 lıgil i görüyoruz. Bundan sonraki pay 💰 laşımlarınızı bekliyoruz.
BeğenLiked by 2 people
Kütüphaneye bilgilendirici bu yazınız rehberliğinde en kısa zamanda gitmeyi düşünüyorum. Emeğinize sağlık…
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkürler..
BeğenBeğen