Akkerman; Ukrayna’da, Dinyester ırmağı kenarında oldukça sarp kayalığın üzerinde bulunuyor. Miletliler; Kuzey Anadolu’da koloniler kurarlarken, M.Ö. 6. yüzyılda Tira adıyla, Dinyester ırmağının bu burnunda da bir yerleşim yeri kurmuşlar. Zaman içinde önemli bir ticaret ve kültür merkezi haline gelmiş.
Dinyester ırmağının kenarındaki bu yerleşim yerinin adı, sahiplerinin değişimine bağlı olarak sürekli değişmiş. Tira, Mon-Kastro, Akca Kerman, Ak-Kerman, Bilgorod, Asprokastron gibi. Hepsinde de anlamı beyazkale, beyaz şehir gibi.
1590 lı yıllarda Moldova’ya bağlı, önemli bir ticaret merkezi olan Bilgorod’da Tatar, Slav, Bulgar, Rus, Yunan, Ermeni, Yahudi gruplarından oluşan 20.000 nüfus yaşıyormuş. Ticaret amaçlı olarak kente; ipek kumaş, şarap, pirinç, afyon, halı, zeytin, sirke gibi ürünlerin yanı sıra Hindistan kökenli ürünler gelirken, bölgede üretilen bal, balmumu, tereyağ, domuzyağı, deri, bıçak, kürk ve koşum takımları gibi ürünler diğer bölgelere gönderiliyormuş.
14. ve 15. yüzyıllar içinde Akkerman kalesinin ana bölümü inşa edilmiş. Kale’nin dayanıklı surları iyi korunmuş ve günümüze kadar gelebilmiş. Osmanlı filosu, ilk kez 1420 yılında Asprokastro (Akkerman) yakınlarında görülmüş. İstanbul’un fethedilmesinden sonra Fatih, 1476 yılında bölgeye sefer düzenlemiş. Daha sonra, 1484 yılında, II.Bayezit tarafından Bilgorod kenti ve Akkerman kalesi ele geçirilmiş. Evliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde, çok sayıda topun ateşlenmesiyle, kale surlarının bir bölümünün yıkıldığını, kaleden çıkan 12 rahibin Akkerman kalesininin on anahtarını ve Boğaz Konman kalesinin anahtarını, değerli bir kutu içinde Osmanlıya verdiğinden bahsediyor. Osmanlı kaleyi tahkim ederek kendine uygun hale getirmiş.
Kale, 9 ha.lık bir alan üzerine kurulu. İç kaleye kadar surlardan oluşan bir kaç kademe savunma hattı var. Bu surlar, alanı dört avluya bölüyor. Surlar üzerinde dörtgen, sekizgen ve daire kesitli 34 kule varmış. Bugün 26 adeti ayakta. İç kale, kare biçiminde ve üzerinde dört adet kule bulunuyor. Bunlar; Kaledar (komuta) kulesi, 16 m. yüksekliğinde, Zindan kulesi, Tahliye kulesi, Hazine kulesi. Kaleye giriş-çıkış ana kuleden yapılıyor. Burada zincirli bir asma köprü varmış. Şimdi, bunun yerine sabit, bir taş köprü bulunuyor. Kalenin kapısında, asma köprünün dışında üzeri perçinlerle tutturulmuş demir levhalarla kaplı ağır bir kapının yanı sıra, duvar içine yataklandırılmış yukarıya doğru kalkan iki adet kafes kapı bulunuyormuş. Bu kapılar artık yerinde değil. Ana kapıdan sivil avluya geçiliyor. Sivil avlu, savaş zamanı çevre yerleşim yerlerindeki insanların sığındıkları yer. Avluda bir kilise varken, Osmanlı döneminde camiye çevrilmiş ve bir minare eklenmiş. Şimdi ise, caminin temelleri ve yanı başında şerefe bölümü yıkılmış bir minare var. Kale içinde birden fazla hamam varmış. Bugün, sivil avluda, hediyelik eşya satan bölümler de var.
Akkerman kalesini ikinci kez gezdim, birincisi Ağustos 2017 tarihindeydi. İki tarih arasında, kalede pek bir değişiklik yok. Bir çok festivale ve sergiye ev sahipliği yapıyor. Akkerman kalesi, bir çok filmde plato olarak da kullanılmış.
Akkerman kalesiyle ilgili fotoğraflarım, aşağıda ”Görseller” bölümünde yer almaktadır, sevgili dostlar…
Merhabalar Efendim
Akkirman Kalesi içinde 2. Beyazıt’ın yaptırdığı dergahın türbesinde Nakşi Ali Akkirmani’nin türbesi varmış. Siz böyle bir şeye rastladınız mı? Bilgi istirham edebilir miyim?
Barış Demir
05305166425
mevleviler@gmail.com
BeğenLiked by 1 kişi
İçkale de dahil tümüyle dolaştım, ancak bir türbe görmedim.
BeğenBeğen