PORTO-OPORTO

Porto, Portekiz’in Lizbon’dan sonraki ikinci büyük kenti. 350.000 civarında bir nüfusa sahip. Atlas Okyanusuna dökülen Douro Irmağının ağzındaki haliçe bakan yamaçlarda  kurulmuş. Porto (Port), kelime anlamı liman. Roma döneminde adı Portus Cale. Daha sonra Endülüs Emevi yönetimine girmiş.

Porto’da da Lizbon’da olduğu gibi, binaların cepheleri fayans kaplı ve üzerinde müthiş desen ve resimler bulunuyor. Atlas Okyanusundan gelen nemli havanın binaların duvarlarına girmesini engellemek için bulunan bir yol, ama bunu sanata dönüştürmüşler. Kenti gezmenin yollarından biri, 1 no.lu sarı tramvay ile Douro Irmağı boyunca, en uç noktada yer alan ve eski bir balıkçı köyü olan Foz’a kadar gitmek. Tramvayın başlangıç durağı olan İnfante, Borsa Sarayı yakınında bulunuyor. Turizm ofisinden temin edilecek Porto card ile,   ulaşım araçlarında ve restoranlarda büyük kolaylık sağlanıyor. Bu imkanı kullanmakla birlikte, ben genelde yürüyerek gezmeyi tercih ediyorum. Sokaklarda o kadar çok detay var ki.

Porto’nun ilk ve en eski yerleşim bölgesi, Douro Irmağının hemen kıyısındaki Ribeira. Roma dönemi kalıntıları da burada yer alıyor. Irmak boyunca yayalaştırılmış. Müzik yapan, dans eden, sihir gösterisinde bulunan sokak sanatçılarını seyretmek ayrı bir keyif. Bu bölgenin  neredeyse sembolü olmuş, değişmez karakteri de beyazlara bulanmış kundura tamircisi. Önündeki tezgahda örse geçirilmiş bir ayakkabı ile saatlerce hareketsiz bir şekilde, heykel gibi duruyor. Yerde bulunan kutuya bozuk para atıldığında, elindeki çekici iki kez ayakkabının topuğuna çivi çakar gibi vuruyor. O da geçimin yolunu böyle bulmuş. Restoran ve kafeler sıralanmış antik kalıntıların devamında. Restoranlarda, akşam boğaz manzarası (ırmak ağzı böyle görünüyor) ve müzik eşliğinde Porto şarabını yudumlayarak balık ve deniz ürünlerini yemenin keyfine doyum olmuyor. Üstelik, fiyatlar da makul. İstanbul’dan gelen iki  sefarad musevi aileyle karşılaştım. Ataları, Porto’dan İstanbul’a göç etmişler. Atalarının memleketlerini görmek için gelmişler. Ribeira’da keyifli bir akşam yemeğinde birlikte olduk. Riberia meydanında (Praça da Riberia), Portekiz’in meşhur tatlısı olan muhallebili turtayı (pastel de nata) bulabilirsiniz.

Hem Ribeira kıyısında hem de karşı kıyıda (Gaia) Rabelo denilen ve şarap fıçılarını taşımakta kullanılan, gövdeleri çok renkli kayıktan biraz büyük tekneler bağlı. Karşı sahilde,  şarap üreten firmaların mahzenleri (kav) yer alıyor. İki yakayı birleştiren ve üzerinden metro da geçen Dom Luis I. köprüsünden (Fransız mimar Eiffel’in imzasını taşıyor) yaya ve taşıt geçişleri de yapılabiliyor. 385 m. uzunluğunda olup 1886 yılında hizmete açılmış. Ribeira’da bulunan iskeleden gezi botlarıyla, ırmakta Dom Luis I. Köprüsünün altından geçerek ve Infante Köprüsüne (Ponte da Infante) kadar giderek, Porto’yu bir de ırmak tarafından görme imkânınız oluyor. Ribeira meydanındaki iskele önünde, ırmaktaki gezi ve mahzenlerde şarap tadımı için bilet satılıyor. Dom Luis I. köprüsünden hem Douro Irmağı, hem de Porto kentinin manzarası müthiş güzel. Köprü çıkışındaki fünikülerle  ya da yanı başındaki merdivenlerden, Porto’nun eski evlerinin arasından Riberia’ya inilebiliyor. 

Yüz yıllık bir bina olan Sao Bento Tren istasyonunun duvarları, mavi tonda fayansla kaplı olup, üzerinde savaş sahnelerinden görüntüler var.

Görülecek yerler arasında, Clerogos Kilisesi ve kulesi var. Çok sayıda kilisenin arasında en önemlilerinden biri. Clerogos kulesinden tüm Porto kenti ve Douro ırmağının panoramik görüntüsü izlenebiliyor.

Clerogos kulesine yakın olan Livrario Lello kütüphanesine girmek için yarım saat kadar sıra bekledim. Giriş ücreti 3 Euro. İçeride, kitap alırsanız, ödediğiniz 3 Euro düşülüyor. Harry Potter yazarına da ilham verdiği de söyleniyor. J.K. Rowling Harry Potter kitaplarını burada yazmış. Bu kütüphane çok eski, art nouveau tarzında yapılmış ve 1869 yılında açılmış. Dünyanın  en iyi 3. kütüphanesi olarak nitelendiriliyor. Kütüphane aslında bir kitapçı. Üst kata ahşaptan yapılmış bir merdivenle çıkılıyor. Süslemeli ahşap kitap rafları ve  tavan vitrayları bir sanat şaheseri.

Belediye Meclis Binası, Meydanı ve bu meydandaki Gençlik Çeşmesi ile Dom Pedro IV anıtı bir başka görülmesi gerekli bölge.

Lastik tekerlekli küçük vagonlardan oluşan bir araçlarla, şarap tadımı için karşı sahildeki (Gaia Bölgesi) mahzenlere ulaşıyorsunuz. Ben, Real Companhia Velha firmasına gittim, tadım için. Dev meşe fıçıların (en büyüğü 81.000 litre  ve en eskisi de 1867 yılına ait, içleri de dolu) yer aldığı mahzenlerin gezilmesinden sonra,  tadım salonunda şarap tadımı yapılıyor. Tabii ki sonra da satış. Diğer önemli üreticiler Calem, Fonseca, Churchill, Taylor, Cockburn, Sandeman vs. . Karşı kıyıda bu firmaların mahzenleri de görülüyor, zaten.

Porto bölgesinde üzüm bağları ve şarap üretimi 13. yüzyıldan beri var. Yirmi civarında üzüm çeşitlerinin (Roriz, Barroca, Touriga Franseca, Malvasia, Fina vs.) harmanlanmasından elde ediliyormuş, Porto şarapları. Fermantasyon sırasında, şıraya alkol ilave edilerek fermantasyon durduruluyormuş. Yüksek alkollü ve tatlı bir şarap. Çok popüler olmasına rağmen, tatlı olması nedeniyle bazı damaklara hitap etmiyor. Ama ben sevdim. Şarap Müzesi, Douro ırmağı kıyısında ve Monchique caddesi (Rua de Monchique) üzerinde. Müzede, bağcılıkta ve şarap üretiminde kullanılan aletler, araçlar ve basılı malzemeler sergileniyor.

 

Porto’da Douro Irmağında üzüm ve şarap taşınmasında kullanılan ve Rabelo adı verilen renkli tekneler var. Bağlardan Porto’ya taşımada ırmağın akışı güç olarak kullanılıyormuş. Tersine gidişte de tekneler hayvanlarla çekiliyormuş. Kıyıdaki kayalıklara çarpmamak için de uzun sırıklar kullanılıyormuş.

İskoçya’nın  Perth kentinde doğan; tarımcı, üretici, ihracatçı, haritacı ve fotoğrafçı John James Forrester Londra’da  porto şarabıyla tanışır. 1831 yılında Porto’ya gelir ve amcası James Forrester ile birlikte şarap ticaretine başlar. Rabelo teknesi ile Douro Irmağının ağzından, ırmak boyunca, Barca d’Alva bölgesine kadar yorucu bir keşif çalışmasına 1834 yılında başlar. Douro Vadisinin haritalama çalışmasını 1840 yılında kısmen bitirir ve beş yıl sonra da Alto-Douro  Şarap Bölgesi adıyla yaptığı haritayı Porto Meclisinin yardımı ile bastırır ve yayınlar. 1848 yılında da tüm bölgenin haritası tamamlanmıştır. Irmak boyunca yapılan keşif ve haritalama gezisi sayesinde, Douro Irmağında artan taşımacılık ve ticaretle  bölge gelişmeye başlamış. Bu katkılarında dolayı Kraliçe D. Maria II , John James Forrester’e İngiltere’ye yapılan şarap ihracatında gümrük muafiyeti imtiyazı vermiş. Kral D. Fernando da Baron ünvanını vermiş. Porto bağcılığının en önemli adı olan Baron John James Forrester 1861 yılında yine Douro Irmağındaki bir gezisi sırasındaki tekne kazasında yaşamını kaybetmiş. Likör şaraplarının en ünlüsü olan Porto şaraplarının imalatında kullanılan üzümler, Baron John James Forrester’in belirlediği Yukarı Douro bölgesinde üretilmektedir. İngiltere’ye olan ihracatta, bozulmadan uzun deniz yolculuğuna dayanabilmeleri için Porto şaraplarına alkol ilave edilmeye başlanmış ve böylece bu günkü Porto şarapları ortaya çıkmış. Yukarı Douro bölgesi; az yağışı, uzun güneşlenme süresi ve uygun toprak koşulları ile şeker oranı yüksek ve aromalı üzüm yetiştirmeye uygun bir bölge.

Porto gerçekten görülmeye değer bir kent. Umarım bir kez daha gelir ve daha uzun kalırım.

GÖRSELLER:https://photos.google.com/share/AF1QipMEmzc2hDE0AXn5fPHYgwYgEmaDfef0DGISlyGx8jHVlH8QKI5rnzynE3PDJnFOHw?key=UlFJeUVlcGxISUhSTkV4T21sZVluTU5CUy1udG1n

14 comments

  1. Porto’yu anlatan yazınızı ilgi ile okudum. Yeğenim de anlatmıştı ama
    sizin kaleminizden okumak da çok keyifli oldu.
    Zaman ayırıp, emek verip hazırladığınız yazınızı ve fotoğrafları
    bizlerle paylaştığınız için çok teşekkürler.

    Beğen

  2. Danyal bey, Porto yazınız ve fotoğrafları beni portoya götürdü. Bazen ‘ben gitsem bu kadar detaylı gezemem’ diye düşünüyorum. Herhalde dünyayı sizin yazılarınızla gezmek güzel ve zahmetsiz olacak. Elinize sağlık. Teşekkürler

    Liked by 1 kişi

    • Mahmut’cuğum,, yine de yerinde görmek, havasını koklamak, yemeklerinden tatmak, sokak sanatçılarını izlemek ayrı bir keyif. Ayrıca, eksik kalan bir çok yer var. Sen yine de vazgeçme ve programına al. Övücü sözlerine de çok teşekkür ediyorum.Sevgiler…

      Beğen

  3. Porto’ya ait yazı ve fotoğrafları eşimle birlikte keyifle inceledik çok da beğendik. Zira, önümüzdeki 1 yıl içerisinde gitmeyi planladığımız Poto ve Lizbon gezimiz için bize çok iyi bir kayak teşkil edecek. Teşekkür ederiz.

    Liked by 1 kişi

  4. Porto çok sevdiğim şehirlerden biri, sizin yazınızı okuyunca özledim orada olmak istedim teşekkürler bu güzel anlatım için:)

    Liked by 1 kişi

  5. Sevgili DANYAL AŞIK, Porto ile ilgili bu yazınızı da okudum ve çok beğendim. Şunu eklemek isterim ki Real Madrid forması altında Galatasaray a karşı oynayan ve Mario Jardel den iki gol yiyen Iker Casillas daha sonra da Porto forması giymiştir.

    Liked by 2 people

danyalasik için bir cevap yazın Cevabı iptal et