NAZİLLİ SÜMERBANK BASMA FABRİKASI

Ankara’da, Çankaya Belediyesinin Çağdaş Sanatlar Merkezinde, çok önemli bir sergi var.  31 Ocak 2018 tarihinde sergiyi gezdim. Gördüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ama önce, Cumhuriyetle, Cumhuriyet tarihimizle özdeş, Sümerbank’ın Nazilli’deki  Basma Fabrikasından bahsedeceğim.

İzmir İktisat Kongresi 4 Mart 1923 de sona erer. Kurtuluş Savaşı sonrası, ekonomik bağımsızlığın kazanılması amacıyla, Sanayi Devrimini yaşamayan ülkemizde devlet eliyle bir sanayi hamlesinin başlatılması, İktisat Kongresinin en önemli kararlarından birisidir. Bu kapsamda yapılan çalışmalar sonunda, 1935 de Nazilli Basma Fabrikasının temelleri atılır. 18 ay sonra 1937 yılında da fabrika bizzat Atatürk tarafından açılır. Bu sadece bir fabrika değildir, aynı zamanda okuldur. Daha sonra ”Atatürk Modeli Fabrika” olarak adlandırılmış olan bu model incelenmeye alınmış ve dünyanın farklı köşelerindeki kalkınma hamleleri için de örnek olmuş ve uygulanmış.

Bir fabrika (üretim yeri) düşünün. Hemen çevresinde modern, makinalı pamuk tarımı başlatılmış, çiftçi modern tarım teknikleri konusunda eğitilmiş. Fabrikanın farklı bölümlerinde istihdam edilen erkek ve kadın işçiler eğitim verilerek kalifiye hale getirilmiş. Kurulan laboratuvarında; boya, apre, desen, tasarım konularında ar-ge çalışmaları yapılmış. Spor kulübü kurulmuş, her türlü spor ve sanat etkinliklerinin yapıldığı kültür merkezi ve sosyal tesisler kurulmuş, buralarda Cumhuriyet baloları düzenlenmiş. Çalışanların çocuklarının eğitimi için okul açılmış, fabrika bünyesinde. Yollar yapılmış, yollara taşlar döşenmiş, insanlar çamurdan kurtarılmış. Çalışanların fabrikaya gidiş ve gelişleri için 3 km.lik özel bir demiryolu hattı yapılmış. Zayıf bir lokomotif ve iki vagon, ama fonksiyonel. Nazilli halkınca, adı da ”Gıdı Gıdı Tren”. 1995 yılına kadar 58 yıl boyunca, çalışanları taşımış. Servisten kaldırılmış, Gıdı Gıdı Tren. 15 yıl sonra tekrar servise konulmuş, Nazilli’nin bu nostaljik treni.

Sadece sanayi üretimi yapılmamış, sosyal hayat gelişmiş ve Nazilli’nin çehresi değişmiş. Göç veren Nazilli, göç alır hale gelmiş. Bu nedenle de sosyal fabrika denilmeye başlanmış. Bu model, daha sonra gerek tekstil, gerekse şeker, demir-çelik, savunma sanayi tesislerinin Anadolu’nun diğer kentlerinde uygulanmasında örnek olmuş. Bu tesislerin bir diğer, belki de en önemli özelliği, burada yetişen sektörün kalifiye elemanları, Türk özel sektörünün gelişmesine olan katkılarıdır. Sosyal fabrikalarda eğitimlerini alan ve bir süre çalışan teknik personel, özel sektörün tesislerinin itici gücü olmuşlardır.

Desen bölümünde sanatçılar tarafından oluşturulan desenler, Gravür bölümünde bakır levhalara  aktarılıyor. Bakır levhalar üzerinde asit işlemi uygulanarak, çukurluklar meydan getiriliyor ve gravür hazırlanıyor. Baskı bölümünde, boyaları üzerine alan üzeri desenli bakır levhalar, yerleştirildikleri silindir sayesinde sonsuz bir şekilde ve desen tekrarı yaparak, silindirlerin arasından geçen kumaşın üzerine deseni aktarıyorlar. Böylece kumaş deseni hale getiriliyor. Basım işi yapıldığı için de bu kumaşa basma deniyor.

Başlangıçta 28.000 iğlik makinalarında, yıllık 2.400 ton iplik işlenmesi ve 20 milyon m. kumaş dokunması planlanmış. Günlük 64.000 m. kumaş dokuma kapasitesinde olan bu fabrikanın günlük basma işi de 85.000 m. dir. 1950 lerden itibaren değişen siyasi görüşler nedeniyle, devlet eliyle sanayileşme politikaları ve Nazilli Basma Fabrikası bu değişimden nasibini almaya başladı. Özelleştirilme kapsamında 14 Kasım 2002 tarihinde son darbeyle, Nazilli Basma Fabrikası üretimi durduruldu ve binaları Adnan Menderes Üniversitesi’ne devredildi. Çalışanları da, Bursa’daki Sümerbank tesislerine nakledildi.

Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezindeki bu sergide, 1960 -2000 dönemi için çok sayıda desen örnekleri ve kartelaları sergileniyor. Ayrıca, kronolojik sıra izlendiğinde  sadece Nazilli Basma Fabrikasının tarihini değil, Dünya moda tarihindeki değişimler ve gelişmeler de görülüyor. Sergi ile ilgili fotoğraflar, altta ”GÖRSELLER” bölümünde geniş şekilde verilmektedir. Her bir desen; akıl işi, göz nuru, el emeği, sanatçının ruhundan bir nefes. Azra Akın, 2002 yılında Dünya Güzellik yarışmasına, bir Sümerbank basmasıyla katılmıştı. Ne müthiş bir desendi. Ama, 1950 li yıllarda zeytinyağlı da yedirmediler, basmadan fistan da giydirmediler. Sergiyi beğenmekle birlikte, bana göre, eksik kalan bir küçük detayı da belirtmeliyim. O da, bu desenlerin tasarımları, çizimleri ve gravürlerinin hazırlanışı ile ilgili bir bölümünün olmaması. Ama yine de Cumhuriyet tarihi ile özdeşleşmiş, yöresel gelişmeye katkıda bulunmuş, ülkenin sanayileşmesine öncülük etmiş olan Nazilli Basma Fabrikasıyla ilgili bu sergi, görülmeye değer…

GÖRSELLER:https://photos.google.com/share/AF1QipM6wApUJ9o1C6SPJIIF_Hg9QVu6q_gExV57WLjCEIF8poazSqdOx0BGZMka6mKeNg?key=NWFvdmZoYWxjTDdDMHkxVVUzRmxSUHA5eG5tNVh3

8 comments

  1. Danyal’cım çok teşekkürler. Nazilli basma fabrikasını 1971 yılında boş gözlerle gezdim, bir arkadaşımın babası orada çalışıyordu onun vasıtasıyla gezmiştim. Ancak sizin çalışmalarınızı okuyunca bana bir başka anlamlı geldi. Birde Sarıkamış Kundura fabrikasının boş binasını gezmiştim. Çok üzülmüştüm, orada çalışanların bir anda işsiz kalmaları ve ülkeye o fabrikanın katkıları bir anda yok oluyor. Artık özelleştirmeler sayesinde bütün değerlerimiz yok oldu. İstanbul Zeytinburnu sümerbank fabrikası da bunlara bir örnek. Emekleriniz için tekrar teşekkürler.

    Liked by 2 people

    • Mehmet Ali,Sarıkamış’ın bizim aile için önemi büyük,pek aile içinde bilinmese de.Şahap ağabeyim.dedemin tırnaklarının bozuk olduğunu farketmiş.Ben de farketmiştim,1960 yılında bize Ankara’ya geldiğinde ve sormamıştım,niye bozuk olduğunu. Babam anlatmıştı.Bölük karargah merkezi Rusların baskınına uğruyor.Bir Rus askeri dedemin arkasından kasatura ile saldırıyor.Tam vurmak üzereyken karargah içindeki askerlerden biri Rus askerini öldürüyor. Anlatılan bu olay beni çok etkilemişti. O gün dedem ölmüş olsaydı,bizler bu dünyada olmayacaktık,aile bu günkü yapısında olmayacaktı.Anlık olaylar,nesilleri nasıl etkiliyor,bu örnekte olduğu gibi.Erzurum,Narman,Sarıkamış ve Kars gezilerimi bu olayın duygusallığı içinde yapıyorum,ister istemez.Selam ve sevgiler…

      Liked by 1 kişi

  2. Bu anıları duyup ta etkilenmemek mümkün değil. Biz böyle bir tarihe sahip ataların torunlarıyız.Benzer nice öyküler var. Ancak yaşamımıza vesile olan anılar kaderimizi belirliyor. Dedenizi Silifke’ye amcanları ziyarete geldiğinde görmüştüm. Kaderinin benim de kaderimi oluşturacağını nereden bilebilirdim. Olmasaydı benim de çocuklarım olmayacaktı. Yazmaya devam Danyal cım. Zevkle okuyorum. Teşekkürler.

    Liked by 1 kişi

  3. Üstadım bu yazınızı da beğendim. Fırsatım, zamanım olduğunda ben de Çağdaş Sanatlar merkezini gezerim. İlk fotoğrafta görülen açık renkli Anadol’un da enteresan bir kasası vardır.

    Liked by 2 people

  4. Emeğinize sağlık Danyal Bey güzel bir paylaşım olmuş. Ben de bu sergiyi gezip fotoğraflamıştım. Bir özelleştirme mağduru çalışanı olarak bu sergi beni çok etkilemişti. TFSF projesi olarak bir arkadaşımızda Nazilli Sümerbank Fabrikasının terk edilmiş halini çalışmış. İlgilenirseniz hikaye ve fotoğrafların linkini aşağıda verdim.

    İyi günler diliyorum.

    https://mgh.tfsf.org.tr/tr/hikaye/sumerbankin-cigligi

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın