Ankara Üniversitesi Kültür Gezginleri olarak, 14 Kasım 2022 sabah gün ağarırken Hurgada’ya ulaştık. Sonra da bir otobüse binerek batı yönünde çöl bölgesinin ortasından geçen karayolu ile Luxor kentine gittik. Luksor adı, Batılılarca El Uksur’dan çevrilmiş. Çünkü, Mısırlılar El Uksur adını kullanıyorlar. Luksor kenti, Mısır’ın antik Teb (Thebes) kenti üzerine kurulmuş. Bu nedenle de, Dünya’nın en büyük açık hava müzesi. Halen 200 bin civarında insan yaşıyor. Karnak tapınağından sonra Luksor tapınağını gece gezmek zorunda kaldım. Bu nedenle bazı bölümlerini ve Karnak ve Luksor tapınaklarını birbirine bağlayan koç başlı sfenkslerin bulunduğu 2.7 km.lik caddeyi göremedim.

Luksor Tapınağı, kadim Mısır’ın görkeminin ve tarihsel öneminin kalıcı bir sembolü olarak, modern Luksor kentinde (antik Thebes), Nil Nehri’nin doğu kıyısında ihtişamla yükselmektedir. Güzellik ve tarih kokan antik medeniyetin izlerini günümüze taşıyan Luksor tapınağı; antik Thebes kentinin üç tanrısı olan Amon, karısı Mut ve evlatlığı Khonsu’ya adanmış. Luksor tapınağı gezim sırasında tarihin derinliklerinde, bu tapınakta geçen olayların izlerini hissettim. Luksor tapınağı, her bir ziyaretçiye kendini farklı bir şekilde ifade ediyor. Kimi için bir sanat eseri, kimi için bir ibadet yeri, kimi içinse tarihsel bir belge. Luksor Tapınağı’nın inşasına, 18. Hanedan’ın sonlarında (MÖ 1390-1353) hüküm süren Firavun III. Amenhotep (Amenophis) tarafından başlanmış. III. Amenhotep; tanrı Amon, eşi Mut ve oğulları Khonsu’ya adanmış bu tapınağın ana kutsal alanını, sütunlu geçidini ve avlusunu inşa ettirmiş. MÖ 14. yüzyılda hüküm süren III. Amenhotep’in saltanatı, Mısır’ın büyük bir refah dönemi. Bu refah, Luksor Tapınağı ve Karnak’taki büyük üçüncü pilon gibi görkemli inşaat projelerinde kendini gösteriyor. Dönemin zenginliği, sanatsal mükemmelliği sergileyen bu tür büyük yapıların inşasını mümkün kılmış. Tapınak, daha sonraki firavunlar tarafından da genişletilmiş ve dekore edilmiş. Tutankhamun (MÖ 1333-1323) ve Horemheb (MÖ 1323-1295) tapınağın tamamlanmasına katkıda bulunmuşlar. Tutankhamun, özellikle Opet Festivali’ni tasvir eden sahneler başta olmak üzere, duvarların dekorasyonunu tamamlamış. Opet festivali; ay takviminin ikinci ayında, yeraltı tanrısı Osiris’in annesi Opet için yapılan, Nil ırmağının taşmasını ve bereket getirmesini temsil eden eski Mısır festivali. Bu festivalde; Amon, Mut ve Khonsu’nun heykelleri Karnak tapınağından çıkarıldıktan sonra Thebes sokaklarında gezdiriliyormuş, teknelerle Nil ırmağı üzerinden Luksor tapınağına getiriliyormuş ve 24 gün süre ile burada sergileniyormuş.

Bu törenler sırasında, Anadolu’nun Karia (Bodrum, Milas) bölgesinden askeri güç olarak getirilen (yaklaşık 30.000) Karialı askerler, muhtemelen Opet festivalini sütunların üzerindeki kirişlerden izlemişler. Çünkü, buralarda Karca (Karya dili) harflerle yazılmış isimler varmış. Hem gece olması, hem de sütunların üzerindeki kirişlerin dar bir köşesinde olmaları nedeniyle göremedim. 19. Hanedan’dan (MÖ 1279-1213) II. Ramses, giriş kısmındaki büyük pilon, dış avlu ve kendisinin devasa heykelleri de dahil olmak üzere önemli ilaveler yapmış. Ayrıca, pilonun önüne dikilitaşlar eklemiş. Luksor Tapınağı’nın inşasına ve süslemesine birçok önemli firavunun katkıda bulunması, onun kalıcı önemini ve dini ve siyasi bir merkez olarak değerini göstermektedir. Her hükümdar, gücünü ve tanrılarla olan bağlantısını yansıtan izler bırakmaya çalışmış. Roma döneminde ise tapınak, bir lejyoner kalesi ve bölgedeki Roma hükümetinin merkezi olarak kullanılmış. Ptolemaios döneminde de küçük eklemeler yapılmış. Luksor Tapınağı’nın Nubya, Ptolemaios ve Roma dönemlerindeki hükümdarlar tarafından kullanılmaya ve değiştirilmeye devam etmesi, Yeni Krallık’ın çöküşünden sonra bile kalıcı önemini göstermektedir. Tapınağın hipostil (sütunlarla desteklenen salon) salonu bir Hristiyan kilisesine dönüştürülmüş. Fatımi döneminde ise (909-1171), avludaki kilisenin temelleri üzerine Şeyh Yusuf el-Haggag’a adanmış bir cami inşa edilmiş. 13. yüzyıla kadar uzanan Ebu Haggag Camii, günümüzde hala ibadethane olarak kullanılmaktadır. Luksor Tapınağı’nın bir Hristiyan kilisesine dönüştürülmesi ve ardından caminin inşa edilmesi, farklı dini gelenekler boyunca sitenin kalıcı ruhani önemini göstermektedir.
Luksor Tapınağı’nın düzeni, ardışık pilonlar, avlular ve kutsal alana giden salonlarla geleneksel bir Mısır tapınak tasarımını takip etmektedir.
Birinci Pilon (II. Ramses Pilonu): Girişteki sağlı ve sollu kuleler ”Birinci Pilon” olarak adlandırılmaktadır. Tapınağın girişinde yer alan bu devasa yapı, 24 metre yüksekliğinde ve 65 metre genişliğindeymiş. Birinci pilonun dış duvarlarındaki kabartmalar ve metinler, Hititlere karşı yapılan Kadeş Savaşı’nın hikayesini anlatıyormuş. Kadeş Savaşı’nın kabartmalarda bu kadar belirgin bir şekilde tasvir edilmesi, II. Ramses’in gücünü yansıtmak için kullandığı propagandanın bir örneği. Çünkü, bu savaşı her iki taraf da (Mısırlılar ve Hititler) kendilerinin kazandıklarını iddia etmişler. Pilonun önünde, altı devasa II. Ramses heykeli ve 25 m. yüksekliğinde iki dikilitaş (obelisk) sıralıymış. Dikilitaşlardan biri hala yerinde dururken, diğeri 1836 yılında Paris’te Concorde meydanına taşınmış. Concorde meydanındaki dikilitaşı 1978 yılında görmüştüm.


Tapınak girişinin sağında ve solunda, oturan ve onların yanında ayakta duran toplamda 6 adet II. Ramses heykeli yıpranmış olsalar da yerlerinde duruyor.





II. Ramses Avlusu: 57 metre uzunluğunda ve 51 metre genişliğinde olup, çevresinde 74 papirüs sütunu bulunmaktadır. Bu sütunların üzerinde papirüsle ilgili desenler yer aldığı için bu papirüs sutunları olarak adlandırılmaktadır.


Avluda II. Ramses’in heykelleri ve kuzeydoğu köşesinde Ebu Haggag Camii bulunmaktadır. Sütunlar arasındaki boşlukların çoğu II. Ramses’in ayakta duran heykelleriyle doludur.


13. yüzyıla kadar uzanan Ebu Haggag Camii, tapınak kompleksi içinde yer alan ve bir dönem kilise (bazilika) olarak kullanılmış bölümün üzerine inşa edilmiş olup, günümüzde hala kullanılmaktadır. Caminin antik tapınak içinde ve bazilika üzerinde yer alması, Luksor tapınağının dini önemini ve kültürlerin katmanlaşmasını göstermektedir.

III. Amenhotep Sütunlu Geçidi: 16 metre yüksekliğinde, papirüs başlıklı 14 (7 çift) sütundan oluşmaktadır. Duvarlarındaki kabartmalarda Tutankhamun, Horemheb, I. Seti, II. Ramses ve II. Seti’nin isimleri bulunuyormuş. Bunları okumak için hiyeroglif bilgisine ihtiyaç var. Biraz çabaladım, ama yardım almadan okumak mümkün değil. https://danyalasik.com/2022/12/23/hiyeroglif-ya-da-resim-yazi/

Geçidin doğu duvarlarını Tutankhamun dekore etmiş, ancak Horemheb daha sonra genç kralın adını silip kendi adını yazdırmış. Kabartmalardaki isimlerin silinmesi ve yeniden yazılması, farklı firavunların güç mücadelelerini ve miras oluşturma çabalarını gösteriyor.

III. Amenhotep Avlusu: Üç tarafı çift sıra papirüs sütunlarıyla çevrili. 45 metre uzunluğunda ve 56 metre genişliğinde. Mut ve Khonsu için gemi tapınakları içermekte.

Duvarlarındaki süslemeler, III. Amenhotep’in tanrılar tarafından taçlandırılmasını tasvir etmektedir. Opet festivali ile ilgili süslemeler, bu bölümde bulunmaktadır.


Kutsal Alan: Amon, Mut ve Khonsu’ya adanmış üç şapelden oluşmuş.

Sfenksler Caddesi: Luksor Tapınağı’nı Karnak Tapınağı’na bağlayan bu cadde insan başlı ve koç başlı sfenkslerle sıralanmış olup 2.7 km. uzunluğundaymış. Gece ve zaman darlığı nedeniyle maalesef göremedim. Günümüzde cadde üzerindeki kazı ve restorasyon çalışmaları devam ediyormuş.
Tapınağın yapımında ve restorasyonunda Mısır’ın güneyinde, Nil ırmağının sağ ve sol sahillerindeki Gebel el-Silsilah bölgesindeki ocaklardan çıkarılan, Nubya kumtaşı kullanılmış.



Yukarıda anlatmaya çalıştığım bölümlerin sonuna geldikten sonra, aynı yoldan geri döndüm ve tapınağın dışına çıktım ve Mısır’ın güney bölgesindeki diğer tapınakları ve ören yerlerini gezmek için Nil ırmağı üzerinde bizi bekleyen gemiye yöneldim.
Bir başka gezi yazımda buluşmak üzere esen kalın, sevgili dostlar.
GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/AKK4xq4CWhePjkxDA