11 Mart 2025 tarihinde iki arkadaşım, Aşkım ve Ayşen’le birlikte Ankara Kalesine bir gezi gerçekleştirdik. Emin Antik’in sahibi, dostum İbrahim Terzioğlu ve oğlu Emin Terzioğlu ile bir sohbetten sonra, Soroptimist Derneğindeki Prof. Dr. Canan Deliduman’ın resim sergisinde kendisi ile tanışma fırsatımız oldu. Yaptığı resim ve tema üzerine konuştuk. Her zaman yaptığımız gibi, Zindan Kapıdan geçerek ve Sultan Alaattin Camiinin yanından Alitaşı sokağı takip ederek Emine Hanım (Alitaşı) çeşmesine kadar gidip, aynı yoldan geri döndük. Son olarak, Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesindeki ”Zihnin Sınırlarında Bir Rota” adlı Fikret Mualla sergisini gezdik. Bu gezi sırasında, yorgunluğumuzu atmak için de Cafe Taş Bebek‘te bir çay molası verdik.


Adı, her ne kadar Cafe Taş Bebek ise de, burada sergilenenlerin hepsi porselen bebek. Taş bebek yapımında yüz kollar ve bacaklar için gerçek taş kullanılıyor. Buradaki bebeklerin yüz, kol ve bacakları porselen.


Porselen üretimi ilk kez Çin’de başlamış. Çin’den getirdiği parlak, sert yüzeyli bu ürünleri Avrupa’ya Porcellana adı ile tanıtan, Marco Polo olmuş. Avrupalı aristokratların sahip olabildiği porselen ürünlerin üretilebilmesi için Fransa, İtalya, İngiltere, Macaristan, Almanya gibi bir çok Avrupa ülkesinde araştırma ve deney yapılmış. Sonunda; günlük kullanılan eşyalardan, hediyelik ve süs eşyalarına kadar çeşitli boyutlarda porselen objeler üretilebilmiş. Önce, Çin’den gelen porselen ürünler taklit edilmeye başlanmış. 18. yüzyılda başlayan sanayi devriminin seri üretimine karşın, köy ve kasabalarda el işçiliğine dayanan porselen obje üretimi yayılmış. Çin’de üretilen bebeklerin yüzleri pembe, sırlı ve parlak. Ancak, Avrupa ülkelerinde özellikle Almanya’nın Thuringia bölgesinde üretilen bebeklerin yüzleri doğala yakın ten renginde, daha yumuşak ve sıcak, sırsız ve parlak değil. Sırsız olan bu porselene bisküvit (bisque-biscuit) deniyor. Yüz, kol ve bacak için hazırlanan alçı kalıbın üzerine ince bir kil bulamacı (kaolin) sürülür. Kurutulduktan sonra, kalıptan ayrılan nesne fırında 14 saat süre ile 1260 derece sıcaklıkta pişirilir. Pişirme sonunda sertleşen, yarı saydam hale gelen nesne cilalama işlemi ile pürüzsüz hale gelir. Renk ve desen uygulamasından sonra, yapılan işlemin kalıcılığını sağlamak için 704 derecelik fırında 4 saat süre ile pişirilir. Bebeklerin görünmeyen, genellikle ense kısmına, yapım yerinin damgası vurulur. Bu damgadan yapım yılı, sanatçısı, firmanın adı gibi bilgiler elde edilir. Böylece koleksiyonlar bebekle ilgili önemli olan bu bilgileri elde ederler.

Bebeklerin porselen kısımlarının yapılmasından sonra, sıra onların birleştirilmesine ve iç kısımlarının doldurulmasına ve bir form verilmesine gelir. Çağın modasına uygun desen ve renkteki kumaşlardan kıyafetleri dikilir, ayakkabıları hazırlanır. Kıyafetlerde dantel, fisto, boncuk vs. gibi süsleme unsurları kullanılır. Buna şapka, çanta, takı gibi aksesuarları da dahildir. Olduğu dönemi yansıtan saç modelleriyle birlikte, bebek kullanıma hazır olur.



Cafe Taş Bebek girişinin sol tarafındaki oda mutfak olarak kullanılıyor. Mutfağın karşısına yerleştirilmiş panoda Cafe ziyaretçilerine ait anı notları bulunuyor.


Giriş katı büyük bir salon. Mutfaktan sonra yerleştirilmiş bir merdiven sağa ve sola ayrılarak bir oda ve terasa çıkıyor.


Girişten itibaren bütün duvarlara, ayrıca, vitrinlere ve pusetlere porselen bebekler yerleştirilmiş.


Aralarda oturma grupları ve salonun ortasında da bir soba bulunuyor. Merdivenin bulunduğu duvarlar, üst kattaki oda ve teras bölümü bebeklerle dolu.



Toplam 18000 den fazla bebek, ağırlıklı olarak Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya, Macaristan gibi ülkelerden gelmiş. Şimdi Cafe Taş Bebek’in duvarlarını süslüyor.






Cafe Taş Bebek, kale gezisinde mola verilebilecek hoş bir mekân, müze tadında.
Bir başka yazımda buluşmak üzere, esen kalın sevgili dostlar.
GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/oVXhDfXfM7wab48u7