10 Mayıs 2024 tarihinde gerçekleştirdiğim Bulgaristan’ın Filibe (Plovdiv) gezimde, gördüğüm yerler arasında Sultan Murad Camii de vardı. Bulgaristan’da Osmanlı’dan kalan eserlerden biri olan Sultan Murad Camii; Hüdavendigâr Camii, Cuma Camii veya Ulu Camii olarak da adlandırılıyor.

Bulgaristan’ın ikinci büyük kenti olan Filibe, Meriç ırmağı kıyısında, bir ova üzerinde yer alıyor. Kapıkule sınır kapısına 165 km. uzklıkta. Adı Makedon kralı II. Filip’den geliyor. Padişah I. Murad’ın bölgeyi ele geçirmesinden sonra; İzmir, Aydın, Manisa, Konya ve Karaman bölgelerinden Yörük Türkmen nüfus yerleştirilmiş. Bu nedenle, Bulgaristan’ın önemli Türk nüfusuna sahip ilidir, Filibe. Sultan Murad Camii de Filibe’nin merkezinde, yayalaştırılmış bölgede bulunuyor. Cami, Sultan Murad Hüdavendigâr külliyesinin ayakta kalan bölümü. Külliyenin Kurşunlu Han ve Büyük Bedesten bölümleri, maalesef yıkılmış.
Sultan Murad Cami; 30X40 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı ve avlusuz. Kesme taş ve tuğla kullanılarak inşa edilmiş. Taş sıralarının arasına iki sıra tuğla ve her bir taşın arasına dikine tuğla konularak duvarlar örülmüş. Camiye bir merdivenle çıkılıyor. Merdivenin sağı ve solu son cemaat mahalli olarak düzenlenmiş olmasına rağmen, ahşapla kapatılan sağ taraf Filibe Bölge Müftülüğü olarak kullanılıyor. Yine ahşapla kapatılan sol taraf, yani Müftülüğün karşısındaki bölüm de Filibeli Ahmet Hilmi Bey Kütüphanesi olarak düzenlenmiş.

Ana giriş kapısı, yani cümle kapısı bir portal görünümde olup, sivri bir kemer içine yerleştirilmiş. Kemer, tuğlalarla örülmüş. Üzeri sıva ile örtüldükten sonra her iki taraf simetrik olacak şekilde bitkisel desenle süslendirilmiş. Kapı üzerindeki alınlıkta kitabe yer alıyor.


Cami içi, ortadaki kubbeleri taşıyan dört adet fil ayağı ile üç sahına (mahfel) bölünmüş. Orta sahının üzeri, her biri üç kubbe ile örtülmüş.



Yan sahınların her birinin üzerinde üç adet silindirik (dikdörtgen) tonoz (kubbe) bulunuyor. Güney duvarındaki mihrap, bir niş şeklinde ve kemerli olup, çevresi ve alnı altın varakla süslenmiş. Mihrabın yarım kubbesi istiridye kabuğu şeklinde dilimlenmiş. Yarım kubbeyi sanki taşıyormuş gibi, mihrabın iç kısmına altı sütun çizilmiş. Mihrabın sağına ve soluna birer tombak yerleştirilmiş.

Cami içi, kalemişi nakışlarla süslenmiş. Minber, mermer taklidi boyanmış. Cami hariminin güneydoğu köşesinde, merdivenle çıkılan ahşaptan yapılmış Hünkâr mahfeli bulunmaktadır. Hünkârın camiye kolaylıkla girebilmesi için, merdivenin başında doğu duvarına bir kapı yerleştirilmiş. Hünkâr mahfelinin güney duvarına işlenen süslemelerin arasına yine bir boya ile mihrap resmi işlenmiş.



Batı ve doğu duvarlarının alt kısmına kemerli pencereler yerleştirilmiş. Doğu, güney ve batı duvarlarının üst kısmında, alttaki pencerelerle uyumlu olmayan bal peteği pencereler bulunuyor. Ayrıca, kubbe kasnağına yakın kısımlarda açılan pencerelerle, cami içine gün ışığının girmesi sağlanmaya çalışılmış.

Cami girişinde, cümle kapısı geçildikten sonra ahşap direkler üzerinde, birbirine merdivenli köprüyle bağlı iki bölümden oluşan kadın mahfeli bulunuyor.



Kuzeydoğu köşesinde bulunan minarenin gövdesi tuğlalardan yapılan baklava desenle çepeçevre süslenmiş. Şerefesi, mukarnasın üzerine oturtulmuş.

Sultan Murad camii ve çevresi, gün içinde, Türklerin yoğunlukta olduğu bir yer. Müftülüğün altındaki kahvehane buluşma yeri. Caminin karşısındaki kebap salonlarıyla sanki Türkiye’den bir sokak.

Filibe kenti ve çevresi, Türkiye’nin doğal uzantısı Meriç vadisinde Osmanlı ve Türkiye’den bir çok iz taşıyan ve görülmesi gereken yerlerden biri. Cami ile ilgili fotoğraflarım, aşağıdaki ”Görseller” bölümünde yer alıyor. Bir başka yazımda buluşmak üzere, esen kalın sevgili dostlar.
GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/d8gnNjzS1LjpRrk77