Ayvalık ve Cunda adasına önceki gidişlerimde önünden geçtiğim ve merak ettiğim Despot evini, bu Ağustos ayında (2023), gezme fırsatım oldu.

Öncelikle, Despot adına takıldım. Dilimize Fransızca Despote kelimesinden geçmiş. Despotluk ya da despotizm, yöneticinin halk üzerinde baskı uygulaması, zor kullanması, zorbalık yapması olarak tanımlanıyor. Yönetimin başındaki, baskı uygulayan kişiye de Despot deniyor. Despot’un bir başka anlamı da, Ortodoks kilisesinde (Doğu kiliseleri) dinsel başkanları olan piskopos ve metropolitlere verilen ad olması. Cunda adasındaki despot da, bir zorba değil bir dini lidermiş.
Despot’un adı, Grigorios (Yorgos) Gudo Hiras (Agathonikeias Grigorios). Cunda adasında (Moshonisi), 1809 yılında doğmuş. Babası Kirillos Gudo Hiras, Cunda ile Ayvalık arasındaki Tavuk adasında bulunan Prodmos (Aya Yani) manastırında, baş papaz olarak görev yapmış. Despot Grigorios, genç yaşlarına kadar babasının yanında kalmış. 1830 yılında papazlık eğitimine, İstanbul Fener’de bulunan Aya Nikola kilisesinde başlamış. Çeşitli kademelerden geçtikten sonra papaz olmuş. Romanya’da Bükreş metropolitliği yapmış. Filibe metropoliti iken, Trakya piskoposluğuna denk düşen Agathonikeias piskoposu ile onurlandırılmış ve bundan sonra Agathonikeias Grigorios adıyla anılmış.

Romanya’da 1830’larda başlayan milliyetçilik hareketlerinin etkisi sonucunda, görevi sırasında biriktirdiği 80.000 altın lira ile 1860 yılında, Romanya’dan ayrılmış ve memleketi olan Cunda adasına yerleşmiş. Burada, 1863 yılında, Edremit körfezinde o dönemde görülmemiş bir bina yaptırmış. Menkul ve gayrimenkullere yaptığı yatırımlarla servetini artırmış. Resmi bir görevi olmamasına rağmen, giyim kuşamı, takıları, şatafatı, yaşam tarzı, ihtişamı ve halka verdiği ziyafetler nedeniyle, ”Despot” diye anılmaya başlamış. Bu zenginliği ve ihtişamı kötü niyetlilerin de ilgisini çekmiş. Despot Evine giren hırsızlar tarafından 1877 yılında öldürülmüş ve servetinden de 15.000 altın lirası çalınmış.
1821 yılındaki Yunan isyanı ile Cunda adasından ayrılan aileler, 1825 yılında geri dönmüşler. Taksiyarhis (Başmelek Cebrail adına yapılmış) kilisesine bağlı mahallede, Adanın Ayvalık’a bakan kıyısında, Grigorios Gudo Hiras’ın, Sarımsak(Sarımsaklı ) taşından neoklasik tarzda yaptırdığı bu bina 1863 yılından sonra ”Despot’un Sarayı” olarak anılmaya başlanmış. Mimarının Ayvalıklı Emmanuil Kunas olduğu tahmin edilmektedir.

Despot Grigorios Gudo Hiras’ın 1877 yılındaki ölümünden sonra miras davaları sürmüş, içindeki mobilyalar satılmış. Bir süre boş kalan bina, 1893 yılında Osmanlı devletine geçmiş ve Hükümet Konağı olarak kullanılmış. Kurtuluş savaşı sonrası Despot Evi, İlkokul ve Öksüzler Yurdu olarak hizmet vermiş. Bu dönemde yapılan eklerle ana binanın özgün yapısına müdahale edilmiş. Zaman zaman Yeşilçam sineması tarafından, ”Hayat Bayram Olsa, Kambur, Av Zamanı” gibi filmlerin çekilmesinde plato olarak kullanılmış. Öksüzler Yurdu’nun, 1980 yılında, başka bir yere taşınmasıyla, Despot Evi kaderine terkedilmiş ve metruk hale gelmiş. Kültür Bakanlığından kiralanan metruk binanın özgün şekildeki restorasyonuna 2015 yılında başlanmış, 2019 yılında ise, otel olarak hizmete açılmış.
Despot Evi dikdörtgen planlı olup, üç katlıdır. Kottan faydalanılarak yapılmış bodrum katının üzerinde iki kat bulunmaktadır. Otel kullanımında bodrum katına, idari ofis ve otel hizmeti ile ilgili odalar, depolar ve bir de spa yerleştirilmiş. Giriş katına, sokak tarafından (arka taraf) merdivenlerle çıkılmaktadır. Binanın girişinde ve deniz tarafında önde dört, arkada iki sütunla çevrelenmiş iki teras yer almaktadır.


Deniz tarafındaki terasa binanın içinden geçilmektedir. Ön ve arka cephede bulunan terasları çevreleyen sütunlar. üst katın balkonlarını taşımaktadır. Sütunlar, ana gövdede kullanılan sarı renkli sarımsak taşından farklı olarak, kırmızı tuğladan yapılmış ve derzleri belirgindir. Sütun başlıkları Dor formu biçimindedir. İç mekânda kırmızı tuğladan örülmüş, derzleri belirgin bazı duvarlarla sütunlara gönderme yapılmış ve bir hoşluk yaratılmış.

Giriş katında bir hol ve bu hole açılan konuk odaları yer alıyor. Odalar özenle döşenmiş. Giriş holünü kocaman bir avize aydınlatıyor.


Giriş kapısının tam karşısında bulunan iki kademeli merdivenlerle üst kata çıkılıyor. Ana giriş kapısı ve balkon kapıları mavi, kırmızı, sarı ve yeşil renkli camlarla süslenmiş.


Despot Evi’nin sokak tarafına kottan faydalanılarak bağımsız, tek katlı, taş bir bina yapılmış. Burası da ana bina gibi döşenmiş ve otel olarak kullanılıyor.

Her iki binada toplam 28 adet konuk odası var. Bahçe kısmına, otelin konforunu tamamlayan yüzme havuzu ve bar bölümü eklenmiş.

Cunda adasının önemli binalarından (landmark) biri olan Despot Evi farklı mimarisi ile diğer binalardan ayrı durmaktadır ve Cunda adasının görülmeye değer yerlerinden biridir.
Bir yazımın daha sonuna geldim. Bir başka yazımda buluşmak üzere, esen kalın.
GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/1pukfD1KPXjNhTXQ7
Sevgili Danyl, Sözün Özü, Ya Tarikat Şeyhi olacaksın yada Kilise papazı.
BeğenLiked by 1 kişi