BELGRAD KALESİ

Ankara Üniversitesi Kültür Gezginleri olarak, Balkan gezimizin son durağı Sırbistan’ın başkenti Belgrad kentiydi. Evliya Çelebi tarafından, Sava ve Tuna ırmaklarının birleştiği yerde yüksek bir tepe üzerinde yer alıyor diye tarif ettiği Belgrad kalesi, Belgrad kentinin tarihi ile özdeş, eski Belgrad’ın (Stari Grad) kuzey ucunda.

Kale ve meydan kelimelerinden oluşan ve Sırpça’ya girmiş olan Kalemegdan, Belgrad kalesi ve önündeki ağaçlıklı alanı tanımlamaktadır. Ağaçlıklı yeşil alan, Belgrad tarihinin Neolitik döneminde insanlara ev sahipliği yapmış. Yunanlıların Kelt, Romalıların Galat (Gaelic) olarak adlandırdıkları Kuzey Avrupa kavimleri, Ankara’ya kadar yaptıkları göç hareketi sırasında M.Ö. 279 yılında, bugünkü Belgrad kalesinin olduğu yere ilk kaleyi inşa etmişler. Belgrad kalesi, tarih boyunca yüzden fazla kez istila edilmiş. Osmanlı devleti, 1521 yılında, topraklarına katmış. 1716 yılında, Belgrad’ın kuzeybatısında, Tuna ırmağının kıyısında, Novi Sad kenti yakınlarındaki Petrovaradin’de Avusturya ordusu ile yapılan savaş sonrası, önce Temeşvar ve sonra da Belgrad kaybedilmiş. Bu savaşta Sadrazam Silahtar Damat Ali Paşa, askere cesaret vermek için ön saflara atıldığında, alnından vurularak şehit düşmüş. Naaşı, Belgrad’a getirilerek Kale içinde yapılan bir türbeye defnedilmiş.

Belgrad kalesinin iç ve dış surlarında toplam 23 kapı bulunmaktaymış. Surların bazı bölümleri ile birlikte kapılar da yıkılmış, bugün on kapı ayakta. Kalemegdan’ın ağaçlıklı yeşil alanını geçtikten sonra, kuzeydoğu tarafındaki Leopold kapısından (Leopoldova Kapija) kaleye girdik.

LEOPOLD KAPISI

Avusturya kralı I. Leopold’un adını taşıyan bu dış kapı, Zindan kapıya bir köprüyle bağlanıyor. Zindan kapı (Zindan Kapija) iki yuvarlak kule arasında yer alıyor. Osmanlı döneminde bu kulelerin alt bölümleri zindan olarak kullanılmış.

ZİNDAN KAPI

Buraya bir köprü ile bağlanmış ola Despot kapısından (Despotova Kapija) geçerek iç avluya girdik. Yanı başında Despot Stefan kulesi (Despotova Kula) yükseliyor. Bu bölüm, kalenin en iyi korunmuş alanı.

Batıda yer alan iç surlara doğru yöneldik ve üstüne çıktık. Sava ve Tuna ırmakları ve birleştikleri yerdeki Büyük Savaş Adası, bütün güzelliği ile karşımızda. Sava kıyısındaki dış surlar yıkılmış. Geride beyaz kubbeli Osmanlı hamamı ve Nebojsa gözetleme kulesi kalmış.

Sava ırmağına doğru baktığımda, Kale eteğindeki alanda, Sava ırmağı kıyısında 25-27 Ağustos 2023 tarihleri arasında düzenlenen Ortaçağ Festivalinin (Medieval Festival) bir parçası olarak, Beyaz Kartallar (White Eagles) şövalyeleri için çadırlar kurulmuş. Çadırların arasına kurulan dikdörtgen arenada, iki takım arasında kılıç ve kalkanlı döğüş gösterileri sahneleniyordu.

MEDİEVAL FESTİVAL ALANI

Sava ırmağı tarafına bakıldığında, ırmağın diğer yakasında da Yeni Belgrad’ın modern ve yüksek binalar görülüyor. Kalenin iç surlarının bu bölümünde Defterdar Kapısı bulunuyor.

Defterdar kapısına yakın bir yerde, Sokollu Mehmet Paşa adına 1578 yılında yapılmış, cephesi süslemeleriyle dikkati çeken, depolu bir çeşme yapılmış. Çeşme şu an akmıyor. Çeşme’nin açığa çıkarılması ve restorasyonu sırasında Roma dönemine ait kale duvarlarına da rastlanılmış.

SOKOLLU MEHMET PAŞA ÇEŞMESİ

Kalenin güneybatısında I.Balkan savaşında Osmanlıya karşı kazanılan zaferin anısına bir kaide ve sütun üzerine yerleştirilmiş heykeltraş İvan Mestroviç tarafından yapılan Zafer anıtı (Pobednik ya da Victory), yüzünü Sava ırmağına dönmüş. Sağ elindeki kılıcın ucu yere dayanmakla savaş istemediğini, sol elinde tuttuğu güvercinle de barış istediğini ifade ediyor. Hikâye doğru ise, çıplak erkek olan heykeli, Terazi (Terazije) meydanına yerleştirmek istediklerinde, Belgrad kadınları bu bizim erkeklerimize benzemiyor, başka bir yere yerleştirin diye itiraz etmişler. Heykel de kaledeki bugünkü yerini almış. Bulunduğum pozisyonda, anıtın fotoğrafını arkadan çekebildim.

ZAFER ANITI

Kale avlusunun ortasında, altıgen şeklinde, Damat Ali Paşa’nın türbesi bulunuyor. Bu türbe, Belgrad kalesi komutanıyken 1784 yılında ölen İzzet Mehmet Paşa’nın mezarı üzerine yapılmış. Avusturya işgali sırasında tahrip olan türbe 1939 öncesinde yeniden yapılarak, önceki görünümüne kavuşturulmuş.

DAMAT ALİ PAŞA TÜRBESİ

Macarların elinde olan Belgrad, ilk kez Osmanlı padişahı II. Murad tarafından kuşatılmış. İkinci kuşatma 1456 da Sultan II. Mehmet (Fatih) tarafından gerçekleştirilmiş. Bu kuşatmada Kale komutanı Macar Hünyadi Yanoş (Hunyadi Janos), kaleyi savunmuş ve II. Mehmet’in yaralanması ile kuşatma kaldırılmış. Bu arada vebaya yakalanan Hünyadi Yanoş da üç hafta sonra ölmüş.

HÜNYADİ YANOŞ’LA İLGİLİ KİTABE

İç avluyu boydan boya geçerek üzerinde saat kulesi bulunan kapıya yöneldim. Kapı üzerindeki saat kulesi, 17. yüzyılda, Venedikli mimar Andrea Comaro tarafından yapılmış. Saat kapısı (Sahat Kula) olarak da adlandırılıyor.

Bu kapının diğer tarafı bir köprü ile İç İstanbul kapısına bağlanıyor. Bu aradaki bölümdeki köprünün iki yanı silah müzesi olarak düzenlenmiş, eski ve yeni silahlar sergileniyor.

SİLAH MÜZESİ

İç İstanbul kapısının önüne, Ortaçağ’da cezalandırma amacıyla kafa ve kolların geçirilerek bağlandığı ahşap bir işkence aletini yerleştirmişler.

İç surların dışındaki ikinci halkada yer alan İstanbul kapısı, Belgrad kalesinin ana giriş kapısı ve en büyüğüdür. Simetrik bir yapı olan kapının iki tarafında kale muhafızları için odalar bulunuyor. Bir tanesinde eski haritaların tıpkı basımlarının satışı yapılıyor.

İÇ İSTANBUL KAPISI

Kale kapısı kemerinde sultan tuğrası yerleştirilmişken şimdi Sırbistan’a ait çift başlı kartallı bir arma yer alıyor.

I. Dünya savaşı sırasında, 1915 yılında tahrip olan İstanbul kapısı daha sonra restore edilmiş. Buradan yola çıkan atlılar ve yolcular İstanbul’a Belgrad kapısından girerlermiş. Yani, yolun bir ucu Belgrad kalesinde İstanbul kapısı, diğer ucu da İstanbul surlarındaki Belgrad kapısı.

İSTANBUL KAPISI

1806 yılında Karadorde (Karadjordje) kaleyi ele geçirdiğinde İstanbul kapısının önüne üçgen şeklinde (mahmuz) bir tahkimat duvarı yapılmış. Üzerindeki kapı da Karadorde’nin adıyla anılıyor.

Kapının dışında dinozor maketlerinin sergilendiği bölümden ve çocuk oyun alanlarının arasından geçtikten sonra, Kalemegdan’ın ağaçlıklı yeşil alanına ulaştım.

DİNOZOR PARKI

Bu yeşillik alanda, büyük dikdörtgen bir mermer blok üzerine Osmanlının Avusturya’ya kaleyi teslim ettiğini gösteren bir röliyef bulunuyor.

KALENİN AVUSTURYALILARA TESLİMİ

Bir köşede yer alan, I. Dünya savaşında Fransız-Sırp birliklerinin işbirliğini ve Belgrad’ın savunmasında Fransızların yardımını simgeleyen Fransa’ya Şükran anıtı da heykeltraş İvan Mestroviç tarafından yapılmış. Heykelin alt bölümü yardım getiren gemiyi, üst bölümündeki kadın ise özgürlüğü temsil ediyor. Kale içinde bir çok detay var, ancak bunları görmeye ve incelemeye zamanım yetmedi.

FRANSA’YA ŞÜKRAN ANITI

Belgrad benim için de önemli bir kent. Hemşehrim Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Viyana yenilgisinden sonra, Belgrad’da idam edilmiş, gövdesi Belgrad’a gömülmüş, başı İstanbul’a gönderilmiş. Kale gezisi sırasında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın izine rastlarım belki diye düşündüm, ancak ismine bile rastlayamadım.

Kalemegdan ağaçlıklı yeşil alan, eski Belgrad kentinde bir vaha gibi.

Bir başka yazımda buluşmak üzere, esen kalın sevgili dostlar.

GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/hxgR8scsY4FGaX1c7

Yorum bırakın