Şehit Cuma Dağ Tabiat Tarihi müzesi, Ankara, Maden Tetkik ve Araştırma (MTA) Genel Müdürlüğünün içinde, 1968 yılında MTA Tabiat Tarihi müzesi adı ile kurulmuş. 2003 yılında bugünkü binasına taşınmış. Bugünkü müze binası dairesel ve piramidal formda; giriş, 1. kat, 2. kat ve 3. katlardan oluşuyor. Müzenin bahçesine ise mineral örnekleri ve dinozor maketleri yerleştirilmiş.


Giriş katında; Güneş sistemindeki, Dünyamız dahil, gezegenler tanıtılıyor. Dünyaya düşmüş meteoritler ve yıldırım taşlarından örnekler sergileniyor. Bu katta bir Planetaryum (kapalıydı), Çocuk Eğitim ve Uygulama alanı ve bir de Hatıra Eşya Satış bölümü vardı. Sağ tarafta, Planetaryum’un yanındaki rampadan birinci kata çıkılıyor.


Birinci katta; bitki fosillerinin yanı sıra omurgalı ve omurgasız hayvanlara ait fosiller bulunuyor. Binanın ortasında bir bahçe bölümü hazırlanmış. Burada 140 milyon yıl öncesine ait etobur dinozorlardan Allosaurus fragilis ile 67-65.5 milyon yıl önce yaşamış Tyrannosaurus rex’e (T-Rex) ait kalıbı çıkarılmış maketler sergileniyor. Çevresindeki alanlara; 17-10 milyon yıl öncesine ait hortumlu memeli olan Gomphotherium angustidens ve 280 milyon yıl önce yaşamış bir tatlı su sürüngeni olan Mesosaurus brasiliensis, 193 milyon öncesine ait, Ankara’da bulunmuş dev bir Ammonit, Kahramanmaraş’ta bulunmuş 3500 yıl öncesine ait Elephas maximus asurus (Maraş fili) yerleştirilmiş.







Yine bu katta, Türkiye’nin coğrafi bölgeleri itibariyle, nesli tükenmiş veya tükenmekte olan bitki ve hayvanlarla ilgili canlandırmalar yapılmış. Bunların arasında, Kula’da yaşamış Homoerectus’a (Homosapiens öncesi) ait ayak izi de bulunuyor. Bir de karstik doğal mağara modeli hazırlanmış. Mağara sanatına ait alçı kopyalar ve Prehistorik (Tarih öncesi) döneme ait taş aletler sergileniyor.




İkinci kat, Mineraloji bölümü için hazırlanmış. Mineraller yeryüzü kabuğunu oluştururlar. Birçok elementin kimyasal olarak bir araya gelmesinden oluşur. Burada; kalsit, feldspat, malahit, pirit, kuvars, silikatlar, obsidyen (volkan camı), ametist gibi birçok mineralin yanı sıra süs taşları olarak adlandırılan kaplangözü, jade, gibi mineraller de sergilenmektedir. Ayrıca salonun ortasında, bu minerallerin farklı jeolojik süreçlerle bir araya gelmesi ile püskürük (magmatik), başkalaşım (metamorfik) ve tortul (sedimanter) kayaçların nasıl oluştuğu canlandırılmaktadır.





İkinci katın bir başka bölümünde; Tunç çağında madencilik maketi, geçmişte madencilikte kullanılmış olan araç ve gereçler, saflaştırma (küpelasyon) ve sertleştirme (sementasyon) canlandırılmaları sergilenmektedir.




Üçüncü katta; Türkiye’nin jeolojik miras alanları, Güney Afrika’nın safari parklarından örnekler ve denizaltı resiflerinde gözlemlenebilen biyolojik çeşitlilik sergileniyormuş. Ancak, kapalı olduğu için giremedim ve fotoğraflayamadım.
Müze binası bahçesine; Brontonsaurus, Stegosaurus, Tyrannosaurus (T-Rex), Oviraptor, Ankylosaurus, Triceratops adlı dinozor heykellerinin arasına malahit, pirit, manyetit, traverten, kolemanit, obsidyen gibi mineraller yerleştirilmiş.




Sonuç olarak bu müze; evrenin oluşumu, dünyanın oluşumu ve üzerindeki yaşamın gelişmesini anlatan ve tabiat tarihi müzeleri arasında koleksiyonları itibariyle, önemli bir yere sahip olan bir müze. Eğitici ve öğretici özelliği bakımından, mutlak gezilmesi ve görülmesi gereken bir yer.
Bir başka yazımda buluşmak üzere, esen kalın dostlar.
GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/evfxMZvMcCrHU9jd8