Gâvur kelimesi, farsça Gebr kelimesinden türetilmiş olup, dinsiz anlamında kullanıldığı gibi, müslüman olmayanlar için de kullanılmaktadır. Gâvur Kale(si) de dinsiz ya da müslüman olmayanların sahip olduğu veya oturdukları kale anlamına gelmektedir.
15 Mart’ta Haymana’ya giderken yol üstündeki Oyaca köyünü geçtikten hemen sonra Dereköy yoluna saptım. 4 km. sonra adından da anlaşılacağı üzere bir derenin iki yamacında kurulu Dereköy’ün içinden Karaömerli köyü yönüne devam ettim. 2 km. sonra, Babayakup deresi üzerindeki köprüyü geçer geçmez, sağa toprak yola girdim ve sağımda Babayakup deresi olacak şekilde, bu toprak yol beni Gâvur Kale’nin eteğine kadar götürdü. Şanslıydım, çünkü bu toprak yol ya yağışlardan, ya da buradaki dere suyu ile yapılan sulamalardan çamur oluyor ve arabayı köprüden sonraki yol ayırımında bırakıp kaleye kadar yürümek zorunda kalınıyordu.
Gâvur Kale, Babayakup deresinin tabanından 60 m.yukarıda ve vadiye bakan bir kayalık üzerinde yer alıyor. Burası, aslında bir Hitit yerleşim yeri. Çevresinde bulunan duvar kalıntıları nedeniyle, yöre halkı tarafından kale olarak nitelendirilmiş. Yerleşim yerinin vadiye bakan güney yamacındaki kayalıkta, insan boyutundan daha büyük kabartma (röliyef) sola bakan iki tanrı figürü yer alıyor. Başlarında sivri külahları, bellerinde uzun kılıçları, kısa etekleri ve ayaklarında uçları kıvrık ayakkabılarıyla. Bu iki tanrı figürünün bakış yönünde, dikine kaya çatlağından sonra, neredeyse tanrı figürünün 1/3 oranında tahtta oturan ve yönü tanrı figürlerine dönük ve oldukça silik bir tanrıça kabartması var. Görüntü tipik, Hitit. Kabartma figürlerin üst tarafında büyük taş bloklar kullanılarak yapılmış bir duvarın kalıntısı bulunuyor.
Duvarın kuzeyi, tepenin üst kısmı olup düzlük bir alan. Bu alanın ortasında yapılan bir kazıdan geriye küçük bir çukur kalmış. Bu alanın Babayakup deresine bakan kısmında, kyklop tekniği (düzgün olmayan taşların, harç kullanılmadan üst üste konularak örülmesi) ile yapılmış kısa bir koridor, üstü yalancı bir tonozla örtülmüş odada sonlanıyor. Odanın derinliği, yüzeyden 2 m. aşağıda. Kimi arkeologlar, bu alanın kutsal olduğunu ve kralın, tanrılara burada tapındığını, kimi arkeologlar ise, odanın krala ait bir anıt mezar olduğunu söylüyor. Buradaki kazılar, 1930 yılında, Chicago Üniversitesi tarafından başlatılmış. Atatürk de bu çalışmaları yerinde izlemiş. Bu kazıların sonucunda, Paleolitik dönemden beri, burada yaşamın olduğu tespit edilmiş.
Gâvur Kale gezimi tamamladıktan sonra, aynı yoldan geri döndüm. Dereköy’ün içindeki sapaktan, hafta sonunu kaplıcada geçirmek üzere, Haymana’ya yöneldim.
Gâvur Kale’de çektiğim fotoğraflar, aşağıda ”Görseller” bölümünde yer almaktadır. Bir başka yazımda buluşmak üzere hoşçakalın.
GÖRSELLER:https://photos.app.goo.gl/5WEkYJjWPFKB1vFf9